“Bolşevik devrimden etkilenen, işçilerin ve köylülerin çıkarını savunan tüm güçler, kuruluşu hazırlanan burjuva cumhuriyet için öncelikli tehdit olarak görülmüştür. Bu katliamcı gelenek o günden bugüne sürmektedir. İşçi sınıfı ve emekçiler üzerindeki sömürü ve tahakkümü sürdürmelerinin başka yolu yoktur.”
1921’in 28 Ocak’ını 29 Ocak’a bağlayan gece TKP kurucu kadrolarından Mustafa Suphi ve arkadaşları Karadeniz’de katledildiler. Bakü’de kurulan TKP’yi Anadolu’ya taşımak, dağınık komünist örgütlenmeleri toparlamak ve Anadolu’da işgale karşı başlayan mücadeleye katılmak için yola çıkan Mustafa Suphi ve arkadaşları, kendileri için kurulan planları bilmiyorlardı. Ankara hükümetiyle iletişime geçerek yola çıktılar. Kars’tan itibaren hain bir planla adım adım kanlı bir katliama sürüklendiler. Katliam hazırlığının merkezinde Ankara’daki burjuva hükümet vardı.
Mustafa Suphi kimdir?
Mustafa Suphi 9 Temmuz 1882’de Giresun’da doğmuştur. Paris’te siyasal bilimler eğitimi almış ve meşrutiyetin ilanının ardından çeşitli gazetelerde yazılar yazmaya başlamıştır. 1910 yılında İstanbul’a dönmesinin ardından makalelerinde anti-sömürgeci, özgürlükçü temaları işleyen Suphi çeşitli kovuşturmalara uğramıştır. 1913 yılında Sinop’a sürgün edilmiştir. 1914’te Sinop’tan kaçarak Kırım’a ve ardından Bakü’ye yerleşmiştir. Gazete çıkarmak için hazırlıklar yaparken Birinci Dünya Savaşı patlak vermiştir. Burada tutuklanarak toplama kampına konulmuş, kampta Bolşeviklerle tanışmış, komünist düşünceleri benimsemiştir.
Ekim Devrimi’nin ardından Moskova’ya geçen Mustafa Suphi burada Yeni Dünya gazetesini çıkarmaya başlar. Ekim Devrimi dünyanın her yerinde olduğu gibi Anadolu’da da önemli bir yankı bulur. Anadolu’nun birçok kentinde Bolşeviklerden etkilenen, kendilerini sosyalist-komünist olarak ifade eden gruplar oluşur. Mustafa Suphi de sürgündeki Türklerle birlikte Türkiye Komünist Teşkilatı’nı kurar. Anadolu’daki çeşitli gruplarla temasa geçerek dağınık grupları bir araya getiren merkezi bir parti kurmak için harekete geçer.
TKP’nin kuruluşu ve Anadolu yolculuğu
1919 Mart’ında gerçekleşen Komünist Enternasyonal Kuruluş Kongresi’ne Türkiyeli komünistleri temsilen Mustafa Suphi katılır. Bakü’de toplanan Doğu Halkları Kurultayı’nın ardından Mustafa Suphi ve yoldaşları TKP’nin kuruluş hazırlıklarını hızlandırırlar. 10 Eylül 1920’de gerçekleştirilen kongreyle TKP kurulur. TKP’nin kuruluşuyla parçalı komünist gruplar (Bakü, İstanbul, Ankara başta olmak üzere) birleştirilmiş olur. Kongre kararlarından biri de parti merkezi yönetiminin ana gövdesiyle Anadolu’ya geçerek buradaki mücadeleye katılması kararıdır. Bu doğrultuda hazırlıklara başlanır.
TKP’nin kuruluşu hızla duyulur ve önemli bir yankı uyandırır. Bu etki Büyük Millet Meclisi (BMM) içindeki çeşitli vekilleri de etkiler. Ankara hükümeti komünist düşüncelerin yayılmasından daha fazla rahatsızlık duymaya başlar. Ağa ve eşraf kesiminin büyük çoğunluğu oluşturduğu Büyük Millet Meclisi işçi ve köylüler arasında Bolşevik etkisinin artmasından rahatsızdır. TKP’nin milli kurtuluş mücadelesinde önderliği ele geçirerek işçi ve köylülerin etkin olduğu düzen kurması en büyük korkularıdır.
Bakü’den Trabzon’a…
Mustafa Suphi ve arkadaşları Bakü’den yola çıkarlar. 28 Aralık’ta Kars’a varırlar. 18 Ocak 1921’e kadar Kars’ta bekletildikten sonra trenle Erzurum’a geçerler. Kazım Karabekir ve Erzurum valisi Ankara ile sürekli iletişim içindedir. Planlı bir biçimde geçtikleri her yerde Mustafa Suphi ve arkadaşlarının protesto edilmesi için halk kışkırtılır. Yerel gazetelerde günler öncesinden yalan haberler yayınlanır. Komünistlerin Erzurum’da istenmediği söylenerek, Suphiler Trabzon’a yönlendirilir. Geçilen her yerde benzer provokasyon ve kışkırtmalar tezgahlanır.
28 Ocak’ta Trabzon’a varılır. Burada da benzer durumla karşılaşılır. Trabzon Maçka’da bir tekneye bindirilirler. Ankara onaylı katliam planının son aşamasına gelinmiştir. Tekne hareket eder. Gecenin karanlığında limandan ayrılan tekneye bir müddet sonra Kahya Yahya’nın adamlarının olduğu başka bir tekne yetişir. Günlerdir hazırlanan katliam planı Karadeniz’de hayata geçirilir. Mustafa Suphi ve yoldaşları katledilir.
Tüm belge ve bilgiler katliamın bir devlet operasyonu olduğunu tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır. Ankara’daki burjuva hükümet Suphiler’in katledilmesi için gerekli yazışmaları yapıp talimatları verirken, Anadolu’da da meclis içi ve dışındaki sol muhalefete dönük kapsamlı operasyonları hayata geçirir. Bolşevik devrimden etkilenen, işçilerin ve köylülerin çıkarını savunan tüm güçler, kuruluşu hazırlanan burjuva cumhuriyet için öncelikli tehdit olarak görülmüştür. Bu katliamcı gelenek o günden bugüne sürmektedir. İşçi sınıfı ve emekçiler üzerindeki sömürü ve tahakkümü sürdürmelerinin başka yolu yoktur.