“8 Mart, sermaye sınıfının önümüzdeki günlerde artması kaçınılmaz olan saldırılarının püskürtülmesi için, kadın işçilere “bir adım öne” çıkma çağrısıdır. 8 Mart, kadın işçilerin her geçen gün ağırlaşan sorunlar karşısında somut talepleri için mücadeleyi yükseltmeleri çağrısıdır. Kadınların karşı karşıya kaldığı çifte sömürü, baskı ve eşitsizliğin kaynağında kapitalist sömürü düzeni gerçeği vardır. 8 Mart, bu sömürü düzenine karşı özgür ve eşit bir yaşam için mücadeleyi büyütme çağrısıdır.”
8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü özgürlük ve eşitlik mücadelesinin sembol günlerinden biridir. 100 yılı aşkındır tüm dünyada ve ülkemizde emekçi kadınlar 8 Mart’ta meydanlarda, alanlarda, fabrikalarda seslerini yükseltiyorlar, eylemler gerçekleştiriyorlar, taleplerini haykırıyorlar.
Sömürü düzeninin temsilcileri ise 8 Mart’ın gerçek özünü karartmaya ve içini boşaltmaya çalışıyorlar. 8 Mart’ı kadınlara çiçekler-hediyeler verilen, “indirim”lere ve reklamlara konu edilen bir “kadınlar günü”ne indirgemek istiyorlar. Oysa 8 Mart’ın tarihinde kadınların dişle-tırnakla büyüttükleri, uğruna bedeller ödedikleri büyük mücadeleleri yatmaktadır.
Kadınlar direniyor!
İçinden geçtiğimiz süreçte kadınların cinsel kimliğine yönelik baskılar artıyor ve eşitsizlik daha da derinleşiyor. İktidarın izlediği politikalarla kadınların kazanılmış hakları bir bir tırpanlanıyor, burjuva yasalar kadına yönelik şiddete adeta kalkan oluyor. Sermaye düzeni ve onların çıkarlarının bekçisi gerici iktidar kadınların ikincil konumunu daha da pekiştirmek için her şeyi yapıyor. Biz işçi ve emekçi kadınlar bu toplumsal ayrımcılık politikaları ile içiçe geçen azgın bir sömürüye ve buna eşlik eden baskılara maruz kalıyoruz. Ucuz işgücü olarak görülüyor, kötü koşullarda çalışıyoruz. Derinleşen ekonomik krizin faturası sırtımızdaki yükleri ağırlaştırıyor. Yoksulluk ve sefalet üstümüzdeki toplumsal baskı ile birleşerek, bizleri iki defa vuruyor.
Tüm bu baskı ve uygulamalara karşı ülkemizde yıllardır yükselen bir kadın hareketi var. Kadınlar AKP-MHP iktidarının izlediği politikalara kafa tutuyor, kadınları hedefleyen kapsamlı saldırılara karşı, başta 8 Martlar olmak üzere kitlesel ve yaygın eylemler örgütlüyorlar.
Yaşanan çok katmanlı sorunlar sömürülen, ezilen ve baskı altında tutulan emekçi kadın kitleleri içerisinde öfkeyi büyütüyor. Ülkenin dört bir yanında ağır çalışma koşullarına karşı üretim alanlarında erkek sınıf kardeşleriyle mücadeleye atılan kadın işçilerin varlığının artması bundan kaynaklanıyor.
Son birkaç yıldır direnişe geçen kadın işçilerin yanısıra, yakın zamanda Özak Tekstil’de, Burda Bebek’te, İBB’de, Agrobay’da kadın işçiler azgın emek sömürüsüne, bu sömürü ve ezilmişlikten beslenen cinsel baskı ve eşitsizliğe karşı direniyorlar. Emeğine ve geleceğine sahip çıkarak, tüm sınıf kardeşlerine ve emekçi kadınlara izlenmesi gereken yolu gösteriyorlar.
8 Mart’ta kadın işçiler bir adım öne!
8 Mart, sermaye sınıfının önümüzdeki günlerde artması kaçınılmaz olan saldırılarının püskürtülmesi için, kadın işçilere “bir adım öne” çıkma çağrısıdır.
8 Mart, kadın işçilerin her geçen gün ağırlaşan sorunlar karşısında somut talepleri için mücadeleyi yükseltmeleri çağrısıdır.
Kadınların karşı karşıya kaldığı çifte sömürü, baskı ve eşitsizliğin kaynağında kapitalist sömürü düzeni gerçeği vardır. 8 Mart, bu sömürü düzenine karşı özgür ve eşit bir yaşam için mücadeleyi büyütme çağrısıdır.
İşçi ve emekçi kadınlar olarak 8 Mart’ın çağrısına yanıt verelim! Emeğimize ve geleceğimize sahip çıkmak için 8 Mart’ta mücadele ve eylem alanlarında yerimizi alalım! Özgürlük ve eşitlik mücadelesinde “bir adım daha öne” atılalım!