Marx’ın ölümünün ardından yalnızca dünya görüşünü geliştirmek ve zenginleştirmek değil, gitgide güç kazanan uluslararası işçi hareketine neredeyse günü gününe yol göstermek ve yardım etmek de Engels’in omuzlarına kaldı. Engels bunun hakkını fazlasıyla verdi. Başta “Kapital” olmak üzere Marx’ın yarım kalan eserlerini baskıya hazırladı. Ölümüne kadar uluslararası işçi hareketinin pratik ve düşünsel önderi olarak kalan Engels işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine yol göstermeye devam ediyor. Marx ile birlikte kurdukları bilimsel sosyalizm düşüncesi bugün de tüm güncelliği ile yaşıyor.
Friedrich Engels 5 Ağustos 1895’te hayata gözlerini kapadığında, arkasında kadim dostu Marx’la birlikte yarattığı ve dünya işçi sınıfına armağan ettiği koca bir eser bırakmıştı. Bu eser Marx ve Engels’in adıyla anılan bilimsel sosyalizm teorisidir. Hayatları boyunca uğruna mücadele ettikleri ve kendilerinden sonra milyonlarca işçiyi harekete geçiren bu dünya görüşünün oluşmasında Marx ve Engels’in katkılarını birbirinden ayırmak hiç de kolay değildir.
Bir fabrikatörün oğlu olmasına rağmen Engels kendisini işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine adamıştır. Daha 1840’lı yılların başlarında İngiltere’nin işçi semtlerini gözlemleyerek “İngiltere’de Emekçi Sınıfının Durumu” kitabını kaleme almıştır. Kitap sadece proletaryanın sefalet koşullarını anlatmıyor, aynı zamanda işçi sınıfının kendisi ile birlikte tüm insanlığı kurtaracak gücünün nereden geldiğine dair ilk ipuçları da ortaya koyuyordu.
1844’ten itibaren ortak çalışmaya başlayan Marx ve Engels sadece işçi sınıfının devrimci teorisini inşa etmekle kalmadılar, felsefi alanda başlattıkları mücadeleyi örgütlenme alanına da taşıdılar. Birçok işçi örgütlenmesinin içinde yer aldılar. Hayatları boyunca sınıf mücadelesinin hem önderi hem de yeri geldiğinde neferi olmayı bildiler.
1848 yılında yayınlanan “Komünist Manifesto” bugün hala işçi sınıfının mücadelesine yol gösteren en temel eserlerden biridir. Kitabın yayınlandığı 1848 Şubat’ının hemen ertesinde tüm Avrupa’yı kasıp kavuran 1848 devrimleri patlak verdi. Bu ayaklanmaları kendi fikirlerinin bir doğrulanması olarak gördüler ve 1848 devrimlerinin ateşi Almanya’ya düştüğünde, gizlice buraya geçerek ayaklanmalarda aktif bir şekilde yer aldılar.
1848 devrimleri sonrasında ise bir yandan devrim dersleri ile sınıf savaşımı sorunlarına yöneldiler. Diğer yandan ise “Kapital” ile taçlanacak olan ekonomi politik çalışmalarına yoğunlaştılar. Tüm bu yıllar boyunca dünya komünist hareketinin inşası için amansız bir mücadele yürüttüler. Bu mücadelede Engels, tüm mütevaziliği ile her zaman “ikinci keman” olmayı tercih etti. Öyle ki, 1883 yılında Marx’ın ölümünün ardından komünist hareketin başına geçmesi gerektiğinde şöyle diyordu: “Ve şimdi, teorik konularda Marx’ın yerini almam ve birinci keman olmam için hiç beklenmedik bir çağrı alınca, ben bu işi, ufak tefek yanlışlar yapmaksızın -ki, bunun herkesten çok ben bilincindeyim- yapamayacağımı biliyorum.”
Marx’ın ölümünün ardından “Kapital”in iki cildini yoğun bir emek ile tamamlayan Engels, bunları yine Marx’ın adı ile yayınladı. Zaten yaşadığı yıllarda da Marx “Kapital”in hazırlığına yoğunlaşabilsin diye gazetelere Marx’ın adı ile makaleler kaleme alıyordu.
Engels sadece bir teorisyen değil aynı zamanda usta bir taktisyendi. O barikat mücadelelerinde işçi sınıfının “General”i idi. Ona “General” lakabını takan Marx’ın kızı Eleanor olmuştu. Zira Paris Komünü’nü önceleyen Fransa-Prusya savaşını takip eden Engels, askeri dehasını da ortaya koyuyor, savaşın gidişatı üzerine tüm öngörüleri doğrulanıyordu. Öyle ki, o dönem Fransa-Prusya savaşı ile ilgili olarak yazdığı isimsiz makalelerin İngiltere ordusundan yüksek rütbeli bir subay tarafından kaleme alındığı düşünülüyordu. Yani o “General” lakabını asıl olarak komünist işçi hareketinde tuttuğu yer itibari ile hak etse de, ona bunu getiren askeri alandaki dehası ve girişkenliği idi.
Marx’ın ölümünün ardından yalnızca dünya görüşünü geliştirmek ve zenginleştirmek değil, gitgide güç kazanan uluslararası işçi hareketine neredeyse günü gününe yol göstermek ve yardım etmek de Engels’in omuzlarına kaldı. Engels bunun hakkını fazlasıyla verdi. Başta “Kapital” olmak üzere Marx’ın yarım kalan eserlerini baskıya hazırladı. Ölümüne kadar uluslararası işçi hareketinin pratik ve düşünsel önderi olarak kalan Engels işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine yol göstermeye devam ediyor. Marx ile birlikte kurdukları bilimsel sosyalizm düşüncesi bugün de tüm güncelliği ile yaşıyor.