Yaşadığımız kapitalist düzende kadınların doğrudan hedefi olduğu şiddet, bireysel değil toplumsal bir sorundur. Sömürü üzerine kurulu kapitalist sistem, varlığını sürdürmek için eşitsizliklerden, baskıdan, şiddetten beslenir ve bunu da her daim yeniden üretir. Sermaye düzeninin sadık bekçisi AKP iktidarının kadını aşağılayan söylemleri, kazanılmış haklarını gasp etmesi, şiddeti uygulayanlara kol kanat germesi, her fırsatta erkek egemenliği üzerine kurulu “ailenin korunmasını” öne çıkarması da tam da bu nedenle yaşanıyor. İstiyorlar ki kadınlar bu düzene biat etsin, kendine biçilmiş rolleri kabul etsin.
Toplumu sarsan kadın cinayetleri yaşandığında ya da 25 Kasım gibi simgesel günlerde iktidar sözcülerinin hep aynı açıklamalarına tanık oluyoruz. Neymiş, kadına şiddete sıfır tolerans gösteriliyormuş. Devlet şiddete uğrayan kadınların her daim yanındaymış. Türkiye şiddetle mücadelede eksikliklerini tamamlamış yegâne ülkeymiş, devrim niteliğinde 6284 sayılı yasası varmış vs. vs.
Tüm bu açıklamaların gerçeklerle uyuşmadığını ve kimseye inandırıcı gelmediğini biliyorlar elbette. Ama bu söylemlerle kendi kadın düşmanı kimliklerini bir nebzede olsa perdeleyebileceklerini umuyorlar.
Oysa ki İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın haklarında koruma kararı olmasına rağmen öldürülen kadınlarla ilgili yaptığı “İkazımıza uymadılar. Adama kapıyı açtılar, vuruldular” açıklaması bile AKP iktidarın yaklaşımını gözler önüne sermek için yeterli. Yerlikaya’ya göre kadınları öldüren faillerin ya da kadınları koruma yükümlülüğünü yerine getirmeyen devletin suçu yok! Sorumlu kapıyı açan kadınlar.
O pek övgüler düzdükleri KADES’i (Kadın Destek Uygulaması) işletmeyenler, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenler, 6284 Sayılı (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi) Kanunu’nu uygulamayanlar, şiddet karşısında uzaklaştırma sürelerini kısaltanlar, yasalarda şiddete karşı cezasızlık politikalarını izleyenler, örtülü aflarla şiddet faillerini serbest bırakanlar sanki kendileri değillermiş gibi şiddet mağduru kadınları suçluyor bakan.
Ali Yerlikaya sadece devletin kadınları koruma sorumluluğunu üzerinden atmıyor. Siyasi iktidarın şiddet mağduru kadınların sorunlarına nasıl yaklaştığını da ortaya koyuyor. “Kadın kapıyı açmayacak” deniyor ya… Şiddet mağduru kadınlar hiç dışarı çıkmayacaklar mı, nasıl geçinecek, neyle yaşayacaklar? Hayatlarını nasıl idame ettirecekler? Bunlar bakanı ve iktidarı ilgilendirmiyor.
2024 yılının ilk 11 aylık döneminde en az 411 kadın cinayete kurban gitti. Bu rakam, 2023’te 417, 2022’de 408, 2021’de 433, 2020’de 419’du. Bu yıl sadece ekim ayında 49 kadın cinayeti gerçekleşti. Bunun yanı sıra 31 şüpheli ölüm oldu. İktidar tüm bunlar olurken aileyi korumak adına yasa tasarıları hazırlamakla, kadınların geriye kalan haklarını da gasp etmekle uğraşıyordu.
Bu açıdan AKP’li bakanın suçu kadının üstüne atma çabası elbette şaşırtıcı değil. AKP için önemli olan kadınların hakları ve ihtiyaçları değil “ailenin” bekası… Oysaki kadınlar en çok o kapılar kapalıyken öldürüyor. En çok aile içi cinayetlere kurban gidiyorlar. İktidarın uyguladığı cezasızlık politikası kadın cinayetlerini teşvik ediyor. Yerlikaya gibiler bu açıklamaları ile işlenen her suça ortak oluyor.
Ebette ki sorun kendi başına sadece AKP iktidarı ve onun gerçekleri alt üst etmede mahir bakanları değil. Yaşadığımız kapitalist düzende kadınların doğrudan hedefi olduğu şiddet, bireysel değil toplumsal bir sorundur. Sömürü üzerine kurulu kapitalist sistem, varlığını sürdürmek için eşitsizliklerden, baskıdan, şiddetten beslenir ve bunu da her daim yeniden üretir. Sermaye düzeninin sadık bekçisi AKP iktidarının kadını aşağılayan söylemleri, kazanılmış haklarını gasp etmesi, şiddeti uygulayanlara kol kanat germesi, her fırsatta erkek egemenliği üzerine kurulu “ailenin korunmasını” öne çıkarması da tam da bu nedenle yaşanıyor. İstiyorlar ki kadınlar bu düzene biat etsin, kendine biçilmiş rolleri kabul etsin.
Ancak mızrak çuvala sığmıyor. Kadınlar dünya çapında olduğu gibi ülkemizde de ayağa kalkıyor, başkaldırıyor. Sömürü, baskı ve şiddete boyun eğmiyor, “artık yeter” diyor. Mücadele biz emekçi kadınları çağırıyor.