Sürdürülen grevler hepimizin grevidir. Elde edilecek kazanımlar hepimizin kazanımı olacaktır. Yasaklanmaya çalışılan sadece dört fabrikadaki grevler değil, işçi sınıfının mücadelesidir. Teslim alınmaya çalışılan bizlerin iradesidir. Bu bilinçle hareket etmek ve grevlerle eylemli dayanışmayı yükseltmek ertelenemez sorumluluğumuzdur.
Metal işkolunda iki bin işçiyi kapsayan beş fabrikada (Hitachi, Grid Solutions, Schneider, Arıtaş, Green Transfo) geçtiğimiz haftalarda grev kararları alınmıştı. Green Transfo dışında MESS üyesi dört fabrikada Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile grev yasağı getirildi. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yetkili olduğu bu dört fabrika yasağı tanımadı. Cumhurbaşkanlığı kararnamesine rağmen grevler devam etti.
AKP-MHP hükümetinin her daim sermayenin imdadına yetiştiği bilinmektedir. Dolayısıyla, “milli güvenlik” ve “genel sağlık” gerekçesiyle alınan bu grev yasağı kararının sermayenin güvenliği ve sömürünün devamlılığından öte bir anlam ifade etmediği ortadadır.
Grev işçi sınıfının en büyük silahlarından biridir ve üretimden gelen gücünü kullanması anlamına gelir. Sınıf savaşımında işçi sınıfını bu silahtan yoksun bırakmak açık bir şekilde işçi düşmanı olmak demektir. Bu karar yok hükmündedir ve metal işçileri de sınıf mücadelesinin yasaları gereği bu yasağı tanımayarak fiili meşru eylemlerini sürdürmüşlerdir.
İlk greve çıkılan Hitachi fabrikasında grev yasağına karşın 20 gün sürdürülen grev 23 Aralık günü sözleşmenin imzalanması ile son buldu. Ortalama yüzde 60,5’lik bir zam alındı. İlk altı ay için yüzde 20 zammın üzerine 40 liralık seyyanen zam ve 12 yılı geçmemek kaydıyla kıdem yılı başına saat ücretine 1,5 lira zam yapıldı. Böylece en düşük ücret 44 bin liraya, ortalama ücret 65 bin liraya çıkmış oldu. MESS’in son teklifi yüzde 40 iken, Birleşik Metal-İş’in zam talebi ilk altı ay için yüzde 125’ti.
MESS’in üç yıllık sözleşme ve esnek çalışma dayatmalarının geri çektirilmesi de önemlidir. Bunlardan daha da önemlisi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile grev yasağı ilan edilmesine rağmen fiili grevlere devam edilmesidir. Ancak şu da çok açıktır ki, imzalanan bu sözleşme ne yazık ki metal işçilerini sefalet koşullarından kurtarmayacaktır.
Metal işçileri çok daha fazlasını kazanmak istiyorsa, bilinç ve örgütlülük düzeyini arttırmalı, fiili meşru mücadeleyi büyütmelidir. Sözleşmeler tek bir fabrikada imzalanıyor olsa da kazanıma giden yol dayanışmanın ve mücadelenin genişletilmesinden geçer. Mücadeleyi sadece fabrikamız, sözleşme ve ücret zammı ekseninde alırsak, sözleşmenin seyrine zeval gelmesin bakışıyla hareket edersek, MESS’e diz çöktüremeyiz.
Başta Hitachi işçileri olmak üzere tüm metal işçileri sözleşme sürecinden gerekli dersleri çıkarmalıdır. Halen grev yasağına rağmen grevlerine devam eden metal işçileri de taleplerini kazanmak için kararlılıklarını sürdürmelidir.
Buradan tüm işçi sınıfına çağrımızdır. Sürdürülen grevler hepimizin grevidir. Elde edilecek kazanımlar hepimizin kazanımı olacaktır. Yasaklanmaya çalışılan sadece dört fabrikadaki grevler değil, işçi sınıfının mücadelesidir. Teslim alınmaya çalışılan bizlerin iradesidir. Bu bilinçle hareket etmek ve grevlerle eylemli dayanışmayı yükseltmek ertelenemez sorumluluğumuzdur.