İşçi sınıfı yalnızca karşı karşıya kaldığı iktisadi-sosyal saldırıları değil, saray rejiminin baskı ve zorbalık uygulamalarını da püskürtebilecek güce sahiptir. Yeter ki kendi gücüne güvensin, tabandan birliğini sağlasın, sermaye sınıfına ve ona koşulsuz her türlü desteği sunan saray rejimine karşı mücadeleyi yükseltsin! Kazanmanın yolu buradan geçmektedir.
1 Mayıs, çıkarları birbirine temelden karşıt iki sınıfın karşı karşıya geldiği en önemli mücadele günlerinden biridir. Her 1 Mayıs’ta işçi sınıfı ve emekçiler, sermaye iktidarı karşısında gücünü ortaya koyar, taleplerini ileri sürerler.
2025 1 Mayıs’ı da bu açıdan ayrı bir önem taşıyordu. Zira bu 1 Mayıs, derin bir ekonomik krizi yaşayan kapitalist düzenin, krizin faturasını çok yönlü olarak emekçilere kestiği, işçi ve emekçilerin yoksulluğunun alabildiğine derinleştiği bir süreçte gerçekleşti. Öte yandan, saray rejiminin tırmandırdığı baskı ve zorbalığa karşı 19 Mart’ta başlayan halk hareketinin hemen ardından gelmesi, 2025 1 Mayıs’ını daha da önemli hale getirdi.
Ülkenin dört bir yanında işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler, 1 Mayıs mitinglerine kitlesel bir şekilde katıldılar. Ancak yaşanan ağır tabloya rağmen, krizin sonuçlarına yönelik öfke ve tepkinin alanlara gereğince yansıdığını söylemek zor. İşçi sınıfı daha çok sendikal zeminler ve işyeri ile sektör merkezli sorunlar üzerinden alanlara çıktı. Yine yaşanan sorunların ağırlığı düşünüldüğünde, katılımın nicel açıdan da zayıf olduğunu söylemek gerekiyor.
Ama bundan önemlisi, 19 Mart’ın ardından yaşanan gençliğin başını çektiği kitle hareketliliğine rağmen, ağırlaşan iktisadi ve sosyal yıkım ile iktidarın baskı ve zorbalık politikaları arasındaki bağın alanlara yansımasının sınırlı kalması oldu.
Oysa işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı kapsamlı saldırılar ile saray rejiminin uyguladığı faşist baskı ve zorbalık arasında doğrudan bir bağ var. Saray rejimi, kendi iktidarını sürdürme kaygısı bir yana, tam da krizin faturasını işçi ve emekçilere sorunsuzca ödettirebilmek için zorbalığa başvuruyor, demokratik hak ve özgürlükleri alabildiğine gasp ediyor.
Dolayısıyla bu 1 Mayıs tablosu, sınıfın bilinç ve örgütlülük düzeyi açısından içine hapsedildiği geriliği bir kez daha ortaya koydu. Bu durumda kuşkusuz sendikalara hâkim bürokratik anlayışın da önemli bir payı var. Sendika bürokratları, geniş işçi kesimlerini alanlara taşımak için tabiri caizse kıllarını bile kıpırdatmadılar. Böylesi bir süreçte yapılması gereken, saray rejimi ve sermaye sınıfının karşısına işçi sınıfının örgütlü gücüyle çıkmaktı. Ancak 19 Mart’ta başlayan halk hareketini boş gözlerle izleyen bu bürokratlar, 2025 1 Mayıs’ının bu açıdan taşıdığı imkân ve önemi de görmezden geldiler. Saldırıları püskürtmenin temel yolu olan “Genel grev-genel direniş!” şiarını göstermelik olarak bile ağızlarına almadılar.
1 Mayıs tablosu bir kez daha, sınıfa dönük kapsamlı saldırılara karşı, sendika bürokratlarından bağımsız olarak tabandan örgütlenmenin yakıcılığını gösterdi. Ancak “genel grev-genel direniş” hedefiyle fabrika fabrika, işletme işletme örgütlenerek kapsamlı saldırıları püskürtebilir, insanca bir yaşam için öne sürdüğümüz taleplerimizi kazanabiliriz. Şunu da unutmayalım ki karşımızda sadece kapitalistler yok. Onlara her türlü desteği veren ve bu düzenin ayakta kalması için her türlü baskı ve zorbalığı uygulamaktan çekinmeyen saray rejimi de var.
2025 1 Mayıs’ı, sermaye sınıfına ve saray rejimine karşı güçlü bir gövde gösterisine dönüştürülememiş olsa da, işçi ve emekçilerin giderek daha da pervasızlaşan saldırıları kolayca sineye çekmeyeceğini gösterdi. Şimdi yapılması gereken, sınıfın bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltecek her türlü çabayı sürdürmektir. Bunu başarabilmek için biriken öfke ve tepkiyi somut mücadele biçimlerine dönüştürmektir.
İşçi sınıfı yalnızca karşı karşıya kaldığı iktisadi-sosyal saldırıları değil, saray rejiminin baskı ve zorbalık uygulamalarını da püskürtebilecek güce sahiptir. Yeter ki kendi gücüne güvensin, tabandan birliğini sağlasın, sermaye sınıfına ve ona koşulsuz her türlü desteği sunan saray rejimine karşı mücadeleyi yükseltsin! Kazanmanın yolu buradan geçmektedir.