Huzurlarını bozmak boynumuzun borcudur!

Tepeden tırnağa çürümüş bir düzende yaşıyoruz. Kapitalistlerin emeğimizi gasp ettiği yetmiyor, onlar adına ülkeyi yönetenler de bizlerin emeği ile zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Sonra da bu arsızlığın adına “huzur hakkı” diyorlar. İşçi ve emekçilerde huzur bırakmayanların huzurlarını bozmak boynumuzun borcudur!

Geçtiğimiz günlerde kamu emekçilerinin toplu sözleşmesi hakem heyetine gitti. Kamu Hakem Kurulu 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 11, ikinci altı ayı için yüzde 7 oranında sefalet zammı dayatmasını karara bağladı. Kamu emekçilerine sefaleti dayatan bu kararın altına imza atanlar ise 5 gün boyunca günde bir saat yaptıkları çaylı-kahveli toplantıların karşılığında bir asgari ücretten fazla tutarda “huzur hakkı” aldılar. Kurul Başkanı Metin Yener 29.255, kurulun diğer üyeleri ise 26.330 lirayı 5 saatlik “yoğun” mesailerinin karşılığı olarak cebe indirdiler. Sefaletine imza attıkları emekçilerin ödediği vergilerden içtikleri çay-kahveler de cabası…

Gerçi çay-kahve ile yetinmelerini emekçileri ne kadar çok düşündüklerini gösteren bir yüce gönüllülük olarak yorumlamak da mümkün. Ne de olsa bizleri ödediğimiz vergilerle içtikleri ejder meyveli smoothielere de alıştırdılar çoktan. Biz canımızı dişimize takıp gece-gündüz demeden çalışalım; onlar ödediğimiz vergilerle saraylarda zevk-ü sefa içinde yaşasınlar. Daha bir de üstüne “huzur hakkı” alsınlar.

Sonuçta, adına kapitalizm denilen düzende oyunun kuralı bu. Harcanan emekle yaratılan zenginlikler değil, sömürü düzeninin devamı için içilen çay-kahveler ödüllendiriliyor bu düzende… Ve oturdukları yerden aynı anda “huzur hakkı” adı altında 3-5 maaş almaları da düşüyor arada haber bültenlerine. Daha birkaç gün önce Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminde 7 ayrı şirketten 24 asgari ücret tutarında “huzur hakkı” aldığı ortaya çıktı örneğin. Ama aynı anda 8 maaş alırken, ekranların karşısına çıktığında “Bir yüzükle yola çıktım!” diyordu, bu saltanat sevdalısı.

Tepeden tırnağa çürümüş bir düzende yaşıyoruz. Kapitalistlerin emeğimizi gasp ettiği yetmiyor, onlar adına ülkeyi yönetenler de bizlerin emeği ile zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Sonra da bu arsızlığın adına “huzur hakkı” diyorlar. İşçi ve emekçilerde huzur bırakmayanların huzurlarını bozmak boynumuzun borcudur!