2023’te fırtınalara hazırlanalım!

2022 yılı boyunca süren ve halen devam eden eylemler anlamlı olmakla birlikte, yıllardır sınıf hareketinin içinde bulunduğu zaafları aşmasına, yeni bir dönemin kapılarını aralamasına yetmiyor. Bu eylemliliklerin sınıf hareketi için yeni bir başlangıç haline gelmesi ancak bilinçli bir çabanın ürünü olabilir. Bu ise deneyimlerden öğrenerek güçlenen bir mücadele pratiğini, bu mücadele içinde yetişmiş öncü bir işçi kuşağının varlığını gerektirir.

2022 yılı işçi sınıfı için yoğun ekonomik, sosyal ve siyasal saldırılarla geçen bir yıl oldu. Derinleşen ekonomik krizin çalışma ve yaşam koşullarında yarattığı tahribat katlanılmaz boyutlara ulaştı. Yoğunlaşan sömürü uygulamalarını zaten sınırlı olan demokratik hak ve özgürlüklerin gaspı tamamladı. İşçi sınıfı, siyasal baskı politikalarına gereğince tepki vermese de, bozulan çalışma ve yaşam koşullarına karşı yıl boyunca eylemlerini sürdürdü.

Özelikle geçtiğimiz yılın Ocak-Şubat aylarında, birçok fabrikada yaygın eylemler gerçekleşti. Dayatılan sefalet ücretlerine karşı birbirinden etkilenerek harekete geçen işçiler, daha iyi ücret ve çalışma koşulları talep etti. Aynı talepli eylemler yıl boyu devam etti. Eylemli süreçlerde sağlanan süreklilik, işçi sınıfının önümüzdeki yılda daha güçlü bir mücadele sürecine gireceğine dair olan umutları güçlendirdi.

Birbirini tetikleyen eylemlilik dalgası

MESS Grup TİS masasında yetkili sendikaların satış sözleşmesine imza atması karşısında, sözleşmeyi tanımayan Çimsetaş işçilerinin mücadelesi eylemlik dalgasının ilk kıvılcımıydı. Asgari ücret görüşmelerinde “tarihi” olarak propaganda edilen, ama daha cebe girmeden yok olan asgari ücret zammı beklentileri yükseltti. Yüzlerce fabrikada belirlenen yıllık zam artışlarına tepkiler gelişti.

Ek zam talebiyle eylemler ve sendikal örgütlenme girişimleri yaşandı. İstanbul’da çorap fabrikaları, Antep’te tekstil işçileri, birçok kentte motokuryeler, Migros Depo işçileri, Aliağa Gemi Söküm’de 22 firmanın işçileri, birbiri ardına iş durdurma eylemleri ile haklarını talep ettiler.

Ocak ve Şubat aylarında gerçekleşen bu eylemlerin bir kısmı kazanımla sonuçlandı. 150’ye yakın işyerini kapsayan eylem dalgası Mart başında geri çekilse de, aynı talepli eylemler yıl boyunca sürdü. Bu eylemler arasında TPI işçilerinin “ücrette iyileştirme” talebiyle başlayıp işten atma saldırısına karşı direnişe dönüşen eylemi, tüm taleplerin kazanılmasıyla birlikte, bu tablo içinde özel bir yere sahip oldu. Pressan’da sınırlı sayıda işçinin Türk Metal – MESS – siyasal iktidar ortaklığını hedefleyen eylemi ise politik niteliğiyle dikkat çekti.

Yılın son günlerinde başlayan Bekaert Grevi 2022’nin en önemli işçi eylemi oldu. Toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine grev kararı alındı. Greve bir gün kala Cumhurbaşkanı imzasıyla yayınlanan kararname ile grev yasaklandı. Buna rağmen Birleşik Metal-İş üyesi Bekaert işçileri yasaklama kararını tanımayarak greve başladılar. Böylece grev hakkının gasp edilmesi politikalarına kolayca rıza göstermeyeceklerini kendi cephelerinden ortaya koymuş oldular.


2022 yılı boyunca süren ve halen devam eden eylemler anlamlı olmakla birlikte, yıllardır sınıf hareketinin içinde bulunduğu zaafları aşmasına, yeni bir dönemin kapılarını aralamasına yetmiyor. Bu eylemliliklerin sınıf hareketi için yeni bir başlangıç haline gelmesi ancak bilinçli bir çabanın ürünü olabilir. Bu ise deneyimlerden öğrenerek güçlenen bir mücadele pratiğini, bu mücadele içinde yetişmiş öncü bir işçi kuşağının varlığını gerektirir.

2022 yılında gerçekleşen eylem dalgası, yılların biriktirdiği hoşnutsuzluğun doğal sonucu olarak yaşansa da, bize daha güçlü bir işçi hareketi için koşulların giderek olgunlaştığını gösteriyor. İşçi sınıfı tabandan yükselen bir öfkeye dayanan, büyük bir bölümüyle mevcut hâkim sendikal yapının dışında, kimi zaman bizzat bu yapıya rağmen, fiili-meşru bir çizgide hak talep ediyor.2023 yılında işçi sınıfının sermaye düzeni karşısında geriye gidişini durdurması için koşullar her zamankinden daha uygun durumda.

O halde görev, 2022 yılının rüzgarını da arkasına alarak, yeni yılı kazanabilmek için fabrikalarda somut talepler etrafında oluşacak taban örgütlenmelerine girişmektir. Bu örgütlenmeleri birleşik bir çizgide fiili-meşru bir mücadeleye yönlendirmektir.