“Ağa kızı” eğlenir bizimle…

“Dilek Sabancı bugün rahat rahat konuşuyor ama karşısında örgütlü bir işçi sınıfı gördüğünde bu tuzu kuru takımı kaçacak yer arayacak.”

“(…) bana göre milyar dolarlar değil. (…) 50 milyon ile 100 milyon dolarınız olsa rahat rahat yaşarsınız (…) İyi bir işiniz olsun, eviniz olsun, arabanız olsun, hastalandığınızda hastaneye gidecek paranız olsun, denize merakınız varsa tekneniz olsun, başka insan ne ister ki?”

Bu sözler, bir programa katılan Sakıp Sabancı’nın kızı Dilek Sabancı’ya ait… Bu cümleleri paranın önemsizliğinden bahsederken kuruyor olması da cabası… Ha bir de bu sözleri için özür dileyip bir düzeltme yaptı. Dolar değil de lira diyecekmiş, 50-100 milyon lira yeter demek istemiş!

Daha yeni asgari ücret açıklanmışken, biz de basit bir hesap yapalım. Asgari ücretli bir işçi 50 milyon lirayı ancak 489 yılda kazanabiliyor.

Milyonlarca işçi ve emekçi sefalet koşullarında yaşıyorken, bu sözlere karşılık ancak “ağa kızı eğlenir bizimle” denilebilir…
Başka söze ne hacet…

Kimse düşünmesin ki, bunlar sadece Dilek Sabancı’nın düşünceleri. O tüm kapitalistlerin düşüncelerine tercüman oluyor. Bizlerin emeklerinin sömürüsü üzerinden elde ettikleri servet ile rahat rahat yaşayanların asgari ihtiyaçlarını dile getiriyor. Bir tarafta onların asgari yaşam kriterleri, diğer tarafta evine ekmek götürmek için ömrünü tüketenlerin yaşamları…

“İşiniz olsun” diyor ya, birileri ona bu ülkede kaç milyon işsiz olduğunu hatırlatmalı…

“Eviniz olsun, arabanız olsun” diyor ya, birileri ona bırakalım arabayı, başını sokacak evi olmayanları hatırlatmalı…

“Denize merakınız varsa tekneniz olsun” diyor ya, birileri ona doğma büyüme İstanbullu olduğu halde deniz görmemiş insanların olduğunu hatırlatmalı…

Kim mi hatırlatacak? Elbette bizler hatırlatacağız. Onların düzeni bizlere işsizliği, evsizliği, açlığı ve yoksulluğu dayatıyor. Bir avuç asalağın sefasını sürdüğü bu düzen, biz milyonlarca işçi ve emekçinin çektiği cefalar sayesinde ayakta kalabiliyor.

Basit bir hadsizlik olarak algılayamayız bu sözleri. Tam da iki sınıf gerçekliğini ortaya koyuyor bu “ağa kızı”. Bir tarafta iş-ev-araba-tekne ve de 50-100 milyon yeter diyenler… Diğer tarafta ise, tüm zenginlikleri ürettikleri halde ayın sonunu getirmekte zorlanan milyonlar…

Yapmamız gereken açık: Haklarımıza ve onurumuza sahip çıkmak!

Dilek Sabancı bugün rahat rahat konuşuyor ama karşısında örgütlü bir işçi sınıfı gördüğünde bu tuzu kuru takımı kaçacak yer arayacak. Rahatları nasıl kaçacak, yaşayarak görecekler…