“Sermayeye karşı en büyük gücümüz, üretimden gelen gücümüzdür. Bunu kullanmaktan çekinmemeliyiz.”
Artan enflasyon, düşen alım gücü ve yetersiz ücretler yüzünden birçok arkadaşımız ek zam talebini dillendiriyor.
AKP iktidarı yıllardır uyguladığı politikalarla bizlere cehennemi, sermayeye ise cenneti yaşatıyor. Geçtiğimiz yıl kapitalistler görülmemiş üretim rekorları ve büyük kar oranları açıkladılar. Bizler ise daha çok çalıştık, daha fazla ürettik ama aldığımız ücretler daha da eridi. Birçoğumuz artık fazla mesailer ve ek işlerle geçinmeye çalışıyor.
Bununla beraber, gerçek enflasyon ile TÜİK’in yalan enflasyonu arasındaki açı her geçen ay daha da artıyor. Bu da yetkili sendikaların nasıl bir çürümüşlüğün içinde olduğuna ayna tutuyor. Öyle ki, imzalanan sözleşmelerin resmi enflasyonlara teslim edilmesi, birçok işyerinde ücretlerin asgari ücretin altında kalmasına sebep oldu. Sendikalı ya da sendikasız birçoğumuz artık asgari ücret düzeyinde bir ücrete mahkûm oldu. Gelinen tabloda hepimiz öfkeliyiz. Bizi açlığa ve yoksulluğa iten bu lanet sisteme ve sahiplerine kin kusuyoruz. İnsanca yaşamaya yeten bir ücret istiyoruz. Geçtiğimiz yıl birçok işkolunda 150’den fazla işyerinde ücretlerin arttırılması için eylemler, direnişler ve iş durdurmalar gerçekleştirdik. Bu yıl da birçok işyerinde düşük ücretlere karşı tepkiler yükseliyor. Sendikalı işyerlerinde ise çöp olan TİS’lerin yenilenmesi dillendiriliyor.
Gün taleplerimizi sadece dillendirme, söylenme, sermayeden ve sendika bürokratlarından sonuç bekleme günü değildir. Bu bekleyiş sömürüyü ve köleliği arttırmaktan başka bir işe yaramaz. Kazanmanın yolu örgütlenip mücadele etmekten geçmektedir.
Biz işçilerin artık bir karar vermesi gerekiyor. Ya ağırlaşan yaşam ve çalışma koşullarına razı gelip, sefaletin dibini yaşayıp, onursuz bir hayatı kabul edeceğiz. Ya da öfkemizi kuşanıp, birbirimize güvenip, güçlerimizi birleştirip, daha iyi bir yaşam ve çalışma koşulları için mücadele edeceğiz.
Tabandan birliğimizi sağlamalı, fabrika fabrika komitelerimizi kurmalıyız. Somut ve net taleplerle sermayenin karşısına dikilmeliyiz.
Sermayeye karşı en büyük gücümüz, üretimden gelen gücümüzdür. Bunu kullanmaktan çekinmemeliyiz.