Yıllardır “deprem vergisi” olarak bilinen Özel İletişim Vergisi’nin akıbeti merak konusu. Bugüne kadar 88 milyar lira toplandı. Ortalama dolar kuru üzerinden yaklaşık 38 milyar dolar ediyor. Bu demektir ki, 700 milyar liranın üzerinde bir vergi toplanmış durumda.
Peki, bu paralar nereye harcandı, depreme dair hangi adımlar atıldı, deprem sonrası hangi yaralar sarıldı? Bu sorulara verilen yanıtlar tam bir arsızlık örneği.
1999 yılındaki Gölcük ve Düzce depremlerinin ardından Ek Gelir Vergisi, Ek Kurumlar Vergisi, Ek Emlak Vergisi, Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi, Özel İşlem Vergisi ve Özel İletişim Vergisi adı altında vergiler toplandı. Bunlardan Özel İletişim Vergisi, 31 Aralık 2003 tarihinde dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından kalıcı hale getirildi. Sonrasında Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın 31 Ocak 2021 tarihinde imzaladığı kararname ile de deprem vergisi yüzde 7.5’ten yüzde 10’a çıkartıldı.
Peki neden bugüne kadar, binaların güçlendirilmesi, arama kurtarma ekiplerinin oluşturulması, deprem olasılığı yüksek alanlarda önlemler alınmasına yönelik adımlar atılmadı?
Bu sorunun yanıtını, 2011 yılında 644 kişinin hayatını kaybettiği Van Depremi sonrasında dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek vermişti aslında. Toplanan deprem vergisinin eğitim, sağlık harcamaları ile duble yollara kullanıldığını söylemişti. Depremde yıkılan, çöken duble yolları zaten hepimiz gördük. Eğitim ve sağlık harcamaları adı altında özel okul ve hastanelere aktarılan milyarları, “müşteri” garantili açılan şehir hastanelerini de hepimiz biliyoruz.
2020 yılında ise AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, “deprem vergileri nerede” diye sorulduğunda, “Bütçede paralar toplanır, ihtiyaca göre de harcanır. Dolayısıyla deprem vergileri adı altında bunlar toplanacak ve depreme gönderilecek tarzında bir düzenleme söz konusu değildir” deme arsızlığını gösterebilmişti.
Yani deprem vergileri depreme harcanmamış. Harcanması da gerekmezmiş. Zaten öyle bir düzenleme de yokmuş!
Bu ülkenin insanları fay hatları üzerinde yaşarken, deprem hayatımızın bir gerçekliğiyken, acilen önlem almak gerekirken, deprem için toplanan vergiler bile depreme harcanmıyor. İşte, yaşadığımız düzenin gerçekliği tam da budur. Sürekli yıkım ve ölüm üreten bu çürümüş düzende emekçilerin yaşamının zerre kadar değeri yoktur.