Soruyoruz: Bu düzenin kurumları ne için var? Deprem öncesinde hazırlık yok. Peki ya sonrasında? Arama-kurtarmayı geçtik sağlık ekipleri bile yetersiz. Bölgeye kendi imkânlarıyla gitmek isteyen sağlıkçıların feryadını sosyal medya olmasa duymayacaktık. O sırada sağlık bakanı, tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi, sadece ölü sayısını bildirmekle meşguldü. Enkazdan kurtulanların aç kalması, soğuktan donması, ilaç krizi yaşaması, barınma sorununun çözümüne yönelik adımların son derece yavaş atılması ne ile izah edilebilir?
İnsanların feryatlarını duymayanlar, söz hamasete gelince ekranlardan bildiriyorlar. Ulaştırma bakanı “ulaşılmadık yer yok” diyebiliyor daha ilk günden. Oysa aynı anda deprem bölgesinin dört bir yanından yardım feryatları yükseliyor. Enkazların başında bir umutla bekleyen insanların çaresizliği yürekleri dağlıyor. Gönüllerin çalışmalarına engel olan AFAD, birtakım sanatçıların, ülkenin dört bir yanından bölgeye gelen emekçilerin, sınırlı imkanlarla büyük işler yapan sivil toplum örgütlerinin, sosyalist kurumların yaptığının yarısını bile yapamadı.
Tabii ki haksızlık yapmayalım, devletin işleyen kurumları da vardı! Emniyet Genel Müdürlüğü, hem de depremin ilk saatlerinde “vatandaşlarımız üzerinde korku ve panik yaratmak amacıyla provokatif paylaşımlarda” bulunduğu iddiasıyla 63 hesap yöneticisi hakkında hızlıca işlem başlattı. Gerçekleri ifşa eden gazeteciler gözaltına alındı. Bazı gazetecilere “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçundan soruşturma başlatıldı. Eleştirel paylaşımlar yapan bir siyaset bilimci apar topar gözaltına alındı. Bunların hepsi deprem sonrası hızlıca yaşama geçti.
Depremzedelere ulaşmakta geç kalan, sıcak çorba, ekmek, battaniye ulaştırmayan devletin bunlardan daha mühim olan bir işi daha vardı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun sosyal medya hesabından açıkladı: “Dezenformasyon Bildirim Servisi halkımızın kullanımına açılmıştır. Deprem felaketine ilişkin üretilen ve yayılan şüpheli/yalan olduğunu düşündüğünüz haberleri uygulamamızı telefonunuza indirip bildirebilirsiniz” diyerek, trollerini göreve çağırdı.
Deprem sonrasında “devlet nerede?” diye soranlara herhalde bu örnekler yeterlidir. Yardımda geciken devlet hizmeti, iş sopa sallamaya gelince çok hızlı çalışıyor. Zira bu devlet insanlara hizmet etmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak için değil onları denetlemek için, baskı uygulamak için var.