Depremde kadın ve çocuk olmak!

“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün öngünlerindeyiz. Depremle açığa çıkan acılar ve yıkımlarla birlikte deprem sonrasında sıra bekleyen sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Bu sorunlarla baş edebilmek için, haklarımız, geleceğimiz ve yaşamlarımız için örgütlenelim. Örgütlülüğümüzden aldığımız güçle mücadeleyi yükseltelim.”

Depremde yakınlarını kaybeden kadınlarla çocuklar savunmasız ve her türlü şiddete açık hale gelmiş durumdalar.

Çadır ihtiyacı toplamında çözülmediği gibi, yalnız yaşayan kadınlara çadır verilmiyor, aile ve birlikte kalacağı insan sayısının fazla olması şartı getiriliyor. Böylece kadınlar sokakta kalmak ya da ağır hasarlı yapılara girmek zorunda bırakılıyor.
Devlet depremzedelerin ihtiyaçlarını asgari düzeyde bile karşılamazken, kadın ve çocukların özel ihtiyaçları tartışma konusu bile edilmiyor.

Su ve elektriğin olmaması, yeterli giysiye ulaşamamak nedeniyle kadınlar çok zor şartlarda çamaşır yıkamak zorunda kalmakta; çocuk, hasta ve yaşlı bakımı da yine onların üzerine bırakılmaktadır. Hamile kadınlar için şartlar da oldukça ağırdır. Temiz su, yeterli-sağlıklı yiyecek, hijyenik ürünler, sağlık-tedavi ihtiyaçları karşılanmamaktadır.

Depremde pek çok çocuk ailesini ve yakınlarını kaybetmiştir. Kimsesiz kalan çocukları koruma önlemleri alınmadığı için çocukların kayıt altında tutulmasında sorunlar yaşanmaktadır. Dahası çocuklar şiddet ve istismarda başı çeken gericilik yuvaları tarikatlara yönlendirilmektedir.

Kadın ve çocukların çok daha ağır geçirdiği travma ve sorunlara karşı acil, sağlıklı, nitelikli önlemler alınmalı, onların ihtiyaçlarının karşılanması için yardımlaşma-dayanışma seferberliği sürdürülmelidir. En temel adımlar olarak;

Yaşamları altüst olan ve kayıplar yaşayan depremzedelerin psikolojik desteğe ihtiyacı ortadadır. Öncelikle çocuklara bu imkân hızla sağlanmalı, kreş ve anaokulu gibi çocukların yaşıtlarıyla yan yana geleceği ortamlar yaratılmalıdır.

Hamile ve yeni doğum yapmış kadınlar için özel sağlık önlemleri alınmalıdır.

Kadınlar ve çocuklar için özel hijyen ürünleri temin edilmelidir.

Anne-baba ve yakınlarını kaybeden çocuk ve bebekler için derhal özel önlemler alınmalı, kayıt işlemleri ve güvenli yerlere yerleşim-takip-denetim yapılmalıdır.

Kadınların evli olup olmadığına bakmaksızın, barınma (çadır-konteyner-konut vb.) ihtiyaçlarına yanıt verilmelidir.

Bu taleplerin gerçekleşmesi için ilerici-devrimci güçler mevcut seferberliği sürdürürken, beraberinde başta depremzedeler olmak üzere bütün emekçi halkın mücadeleye çekilmesi hayati bir önem taşımaktadır.

İşçi sınıfının sermaye sınıfına karşı tarihsel kazanımı olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün öngünlerindeyiz. Depremle açığa çıkan acılar ve yıkımlarla birlikte deprem sonrasında sıra bekleyen sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Bu sorunlarla baş edebilmek için, haklarımız, geleceğimiz ve yaşamlarımız için örgütlenelim. Örgütlülüğümüzden aldığımız güçle mücadeleyi yükseltelim.