Kadınların hakları seçim pazarlığı yapılamaz!

Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, önümüzdeki dönemde işçi sınıfı ve emekçi kadınları daha zor günler bekliyor. Bu zorlukları aşmak, haklarımızı geri kazanmak ise ancak mücadele etmekle mümkündür. Bu yüzden emekçi kadınlar kimseden medet ummamalı, seçimlerini mücadeleden yana yapmalıdırlar.

İktidarın kadınlara dönük saldırılarının İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle son bulmayacağını söylüyorduk. İstanbul Sözleşmesi’nin yasal dayanağı olan 6284 Sayılı Kanun’un da (Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu) hedefte olduğunu biliyorduk. Ayrıca kadınların nafaka hakkı da uzun dönemdir tartışma konusuydu. Zaman zaman ısıtılıp geri çekilen bu adımlar tam da seçimlerin ön günlerinde, kirli seçim pazarlıklarının bir parçası olarak yeniden karşımıza çıktı. Yeniden Refah Partisi’nin, yaklaşan seçimlerde Cumhur İttifakı’nı desteklemek için 6284 Sayılı Kanun’un içinin boşaltılmasını şart koşması bu tartışmaları yeniden gündeme getirdi. AKP’li bazı kadın siyasetçiler timsah gözyaşları dökerek 6284 Sayılı Kanun’u sahiplenmeye kalktılar. Ancak bu seremoni de uzun sürmedi.

Taban desteği gün geçtikçe eriyen ve depremdeki yıkımdan sonra daha zor günler geçiren AKP-MHP iktidarının, Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par ile girdiği ittifakın hedefinde kadınların zaten sınırlı olan hakları var. Bu gerici iktidar kadınların yalnızca hakları için değil yaşamları için de büyük bir tehdit oluşturuyor.

Bu kirli ittifakın torbasında, 6284 Sayılı Kanun’un “yumuşatılarak” etkisizleştirilmesinin yanı sıra, nafaka hakkının kaldırılması, LGBT derneklerinin kapatılması, zorunlu karma eğitimden vazgeçilmesi, dini eğitimin 1. sınıftan itibaren zorunlu tutulması, medrese eğitiminin zorunlu eğitim süresinden sayılması gibi başlıklar yer alıyor.

Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par ile kurulan ittifak, zaten kadın düşmanı bir parti olan AKP’nin yeni saldırılarda bulunması için bir fırsat oldu. İstanbul Sözleşmesi’nin devamı niteliğinde olan 6284 Sayılı Kanun’un varlığından yıllardır rahatsızlardı. Şimdi ise zaten gerektiği gibi uygulamadıkları yasayı tümüyle ortadan kaldırmak istiyorlar. Kadınların bugüne kadar mücadele ile kazandıkları son hak kırıntılarını bile gasp etmeyi, kadınları ve çocukları kör karanlığa teslim edip, tümüyle geleceksiz bırakmayı hedefliyorlar.

Kadınların seçimi mücadele olmalı!

Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, önümüzdeki dönemde işçi sınıfı ve emekçi kadınları daha zor günler bekliyor. Bu zorlukları aşmak, haklarımızı geri kazanmak ise ancak mücadele etmekle mümkündür. Bu yüzden emekçi kadınlar kimseden medet ummamalı, seçimlerini mücadeleden yana yapmalıdırlar.

Yalnızca haklarımızı geri almayacağız. Kadınları yok sayan, yaşamın her alanında eşitsizliği besleyen, bizleri kör karanlığa hapsetmek isteyen bu düzeni mutlaka yıkacağız! Ama öyle kirli pazarlıklarla, göstermelik ittifaklarla, seçim sandıklarıyla değil. Hayatı elleriyle yaratan kadın ve erkek işçilerin ortak mücadelesiyle eşit, özgür ve sömürüsüz yeni bir dünya kuracağız.