“Kapitalist düzen bir avuç sermayedarı zenginleştirirken, milyonlarca işçi ve emekçiyi daha fazla yoksullaştırır. Bu düzenin hükümeti, yargısı, polisi, medyası vb. tüm kurumları bunu sağlamak için çalışır. TÜİK’in de yaptığı budur…”
TÜİK enflasyonu belirlerken kullandığı madde sepetini 2022 Mayıs’ından beri açıklamıyor. Yani bizler enflasyon hesaplanırken hangi ürünlerin dikkate alındığını bilmiyoruz. DİSK geçtiğimiz ay enflasyon sepetini açıklaması için TÜİK’e dava açtığını ve kazandığını açıkladı. Mahkeme 2002 yılından beri açıklanan ve 400 maddeden oluşan sepeti bilgi edinme hakkı gereğince TÜİK’in açıklamak zorunda olduğuna karar verdi.
Ancak mahkeme kararına uymayan TÜİK Nisan ayı verilerini yine açıklamadı. TÜİK bu tutumuyla aylardır gerçek enflasyon verilerini açıklamadığını bir nevi teyit etmiş oldu. TİS’ler ve asgari ücret zammı TÜİK’in enflasyon oranlarına göre belirleniyor. Gerçek enflasyonun olduğundan daha düşük gösterilmesi sonucu milyonlarca işçi ve emekçinin alım gücü her yıl daha da düşmektedir. Bugün bağımsız ekonomistlerin kurduğu ENAG’ın açıkladığı enflasyon ile gerçeği yansıtmayan TÜİK enflasyonu arasında yüzde 50 oranında bir fark vardır.
TÜİK sermaye devletinin bir aparatıdır aslında. O üzerine düşen görevi yerine getiriyor. Sahte rakamlarla gerçek ücretlerimizi düşürerek, sermayenin kârlarının artmasına katkıda bulunuyor. Diğer taraftan yalan rakamlarla işçi ve emekçilerin yaşam koşullarının görünenden daha iyi olduğu algısı yaratmaya çalışıyor. Böylece iktidar, sermayedarlar hatta sendika bürokratları “iyi sözleşme”, “yüzyılın artışı”, “halkı enflasyona ezdirmemek” yalanlarını pazarlama imkânını buluyorlar.
Kapitalist düzen bir avuç sermayedarı zenginleştirirken, milyonlarca işçi ve emekçiyi daha fazla yoksullaştırır. Bu düzenin hükümeti, yargısı, polisi, medyası vb. tüm kurumları bunu sağlamak için çalışır. TÜİK’in de yaptığı budur… Dolayısıyla TÜİK’ten başka bir sonuç beklemek abesle iştigaldir.
Bugün yaşam ve çalışma koşullarımızın iyice ağırlaşmasının sebebi geleceğimizin sermaye iktidarının insafına ya da sendika ağalarının iki dudağı arasından çıkacak kararlara bırakılmasıdır. Sorunlarımızın çözümünün bizlere bu sorunları yaşatanlardan beklenmesidir. Ama artık daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için ayağa kalkmalıyız. İşçi sınıfının haklı ve meşru çıkarlarını savunmasının tek yolu, onun örgütlü birliği ile harekete geçmesidir.