Dini istismar eden AKP iktidarı, toplumu, özellikle de işçi ve emekçileri siyasal islam tahayyüllerine göre şekillendirmek istiyor. Erkek egemenliğini her adımda pekiştirirken kadının konumunu daha da değersizleştiriyor, toplumun dışına çıkarmayı hedefliyorlar. Tıpkı 6284 sayılı yasanın kaldırılması, nafaka hakkının gaspı, kadınların çalışmasının sınırlandırılmasının hedeflenmesi gibi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, okulların karma olması nedeniyle bazı ailelerin çocuklarını okula göndermediğini, kız çocuklarının okullaşma oranını artırmak için gerekirse kız okulları açılabileceğini söyledi. Bu öneri AKP’lilerden hemen destek buldu. Hatta kadın üniversiteleri ile kadın hastaneleri de açılabileceği söylendi. AKP, sözde kız çocuklarının eğitim hakkını savunuyor gibi görünüp kadına yönelik gerici ve baskıcı anlayışını tahkim etmeye çalışıyor. Bu adımla din üzerinden toplumu kutuplaştırmayı sürdürmek istiyor. İktidarlarını yarattıkları bu gerici kutuplaşmalara borçlular bir yanıyla da.
Verilere göre, bugün bir milyonu aşkın kız çocuğu eğitim yaşamının dışında. Son on yılda evlendirilen kız çocuğu sayısı ise 300 bin. Aynı zamanda 100 çocuktan 16’sı aktif bir şekilde çalışma yaşamının içinde ya da iş arıyor. Bunlar içinde kız çocukları da ciddi bir oranı oluşturuyor.
Evet, kız çocuklarının okuma oranlarında ciddi anlamda düşüş var. Ancak bunun nedeni kız okullarının olmaması değil, sermaye düzeninin ve bugün iktidarda bulunan AKP’nin izlediği politikalardır.
Kız okulları açılmasına karşıyız. Çünkü, kız çocuklarının okuyamamasının temel nedeni erkek öğrencilerle yapılan karma eğitim değildir. Kız çocukları büyük oranda dinci gericiliğin kadını ikinci cins olarak görmesinden ve yoksulluktan kaynaklı eğitim hakkından mahrum kalıyor. Bu gerici anlayış kız çocuklarının okumasını değil; evlenip çocuk yapmasını, ev işleriyle ve kocasıyla ilgilenmesini istiyor.
On bir yıl önce kabul edilen ve “eğitimde büyük reform” olarak nitelendirilen 4+4+4 sistemiyle kız çocuklarının okuma oranlarında ciddi bir gerileme yaşandı. Sözde zorunlu eğitim 12 yıla çıkartıldı ancak, 4. sınıftan sonra ortaokul ve liseyi açıktan okuma “imkanı” sunularak özellikle kız çocukları eğitimin dışına itildi. Böylece çocuk işçilik ve çocuk gelinliğin önü açıldı. Aynı zamanda köy okullarının kapatılması ve taşımalı sisteme geçilmesi de kız çocuklarının eğitime erişimini büyük oranda sınırlandırdı.
Bizler, bilimsel verilerin ve toplumsal gerçeklerin ışığında eğitimin karma olması gerektiğini savunuyoruz. Çünkü eğitim her düzeyde eşit, bilimsel ve laik olmalıdır. Çocukların ayrıştırılmış ortamda eğitim almaları gelişimlerini sakatlar. Kız ve erkek çocuklarının birlikte öğrenmesi ve paylaşması, sağlıklı temelde sosyal ilişki kurulabilmesi açısından karma eğitim şarttır. Zira, tek cinsiyetli okullarda okuyan öğrenciler üzerinde yapılan araştırmalar, karşı cinsle iletişim sorunları, kontrolsüzlükler ve tepkisellikler yaşandığını gösteriyor.
Bilimsel veriler, karma eğitimin çocukların gelişimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği fikrinin kazanılması açısından da gerekli olduğunu söylüyor. AKP gericiliği bilime karşı gelerek, esas sorununun kız çocuklarının eğitim alması olmadığını ilan etmiş oluyor.
Dini istismar eden AKP iktidarı, toplumu, özellikle de işçi ve emekçileri siyasal islam tahayyüllerine göre şekillendirmek istiyor. Erkek egemenliğini her adımda pekiştirirken kadının konumunu daha da değersizleştiriyor, toplumun dışına çıkarmayı hedefliyorlar. Tıpkı 6284 sayılı yasanın kaldırılması, nafaka hakkının gaspı, kadınların çalışmasının sınırlandırılmasının hedeflenmesi gibi.
Bu politikalar biz işçilerin ve onların kız-erkek çocuklarının geleceğinin karartılması demektir. Kadınların toplumdan daha da soyutlanması, eğitim hakkı dahil olmak üzere en temel haklarının gasp edilmesi, toplumun daha da köleleştirilmesi anlamına geliyor. Buna izin vermemek ise sadece bizlerin ellerindedir.