Kazanılmış haklarımıza sahip çıkacağız. Unutmayalım ki bizler tüm haklarımızı örgütlenerek, direnerek, mücadele alanlarına çıkarak kazandık. Onları korumanın ve genişletmenin yolu da örgütlenmekten ve mücadeleyi büyütmekten geçiyor.
Siyasal iktidar yine kıdem tazminatı hakkımıza göz dikmiş bulunuyor. Açıklanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) hedeflerinden biri olarak “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” ile bağı içinde oluşturulacak fon ile kıdem tazminatımız gasp edilmek isteniyor.
Daha öncesinde de Kıdem Tazminatı Fonu oluşturmak için defalarca karar almalarına rağmen gelen tepkiler karşısında geri adım atmak zorunda kalmışlardı. Bugün bu adımı yeniden gündemlerine almalarının gerisinde sermaye sınıfının çıkar ve ihtiyaçları ile işçi sınıfının örgütsüzlüğü durmaktadır.
Kıdem tazminatı kazanılmış haktır!
Kıdem tazminatı işçi sınıfının 90 yıllık kazanılmış bir hakkıdır ve iş güvencesidir. AKP iktidarının bu hakka göz dikmesi yeni değildir. Bugüne kadar en az dört kez Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı hazırladılar, yükselen tepkiler üzerine hepsini geri çekmek zorunda kaldılar.
Kıdem tazminatı hakkı her dönem sermaye sınıfını rahatsız etmiştir. AKP’li yıllarda atılan adımlarla çalışma koşulları ağırlaştırılırken, kıdem tazminatı hakkı işçileri kuralsız, esnek ve iş güvencesinden yoksun bir şekilde çalıştırmanın önünde bir engel olarak görülmüştür. Bu hakkımız gasp edildiğinde işten atmaların ve esnek çalışmanın yaygınlaşacağı ortadadır.
“İşçiler kıdem tazminatını zaten alamıyorlar, bu hakkı güvenceye alacağız, istihdamın artmasını sağlayacağız” gibi süslü cümlelerin arkasında saklamaya çalıştıkları gerçekte sermaye sınıfının çıkarlarıdır.
Kıdem tazminatı hakkımızı gasp edip önlerini açmayı hedeflerken, diğer bir yandan da sınırsızca kullanacakları bir fon daha oluşturmak istiyorlar. Tıpkı İşsizlik Sigortası Fonu gibi…
OVP ile ne yapılmak isteniyor?
Seçimlerin hemen ardından bakanlığa getirilen Mehmet Şimşek ile birlikte Amerikan ve İngiliz finans çevrelerinin talepleri doğrultusunda “rasyonel” bir ekonomik modele geçileceği açıklandı. “Rasyonel” demek, sermayenin çıkarlarına ve ihtiyaçlarına yanıt veren, krizin faturasının işçi ve emekçilere ödetileceği bir program demektir. Ortada derinleşen bir ekonomik kriz ve büyüyen fatura varsa, elbette birileri ödeyecektir.
Açıkladıkları Orta Vadeli Program (OVP) ile bu faturanın kimlere ve nasıl ödetileceği ortaya çıkmıştır. Artan vergiler, yerli ve yabancı sermayeye teşviklerle beraber “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” (TES) ile kıdem tazminatımızın gaspı…
Bugün emeklilerin durumu ortadayken, açlık ve yoksullukla mücadele ederlerken, AKP iktidarı TES ile yeni bir kaynak oluşturma arayışında. Yaratılacak kaynağın emekliler için kullanılmayacağı da açık. Kaynak biz işçi ve emekçilerden yapılacak kesintiler olacak. Kıdem tazminatı hakkımızı da gasp edip sisteme dahil edecekler.
Mehmet Şimşek bu “müjde”yi sermayenin katkısının yüzde 8,33’ten 5,33’e düşürüleceğini söyleyerek verdi. Bu ne anlama geliyor? Her yıl için hak ettiğimiz kıdem tazminatı yüzde 64’e düşecek.
Dahası işten atıldığımızda kıdem tazminatı alamayacağız. Bu tazminatlar bizler emekli olana kadar sisteme akacak ve sermaye bu sistemi dilediğince kullanacak. Bizler emekli olduğumuzda da zaten pula dönüşmüş bu para hiçbir anlam ifade etmeyecek. Kapitalistler ise geçen sürede bu parayı kim bilir kaça katlayıp ceplerine indirecek.
Nasıl olmalı?
İşçilerin kıdem tazminatı hakkının korunması için acilen adımlar atılmalıdır. Kıdem tazminatı işçiye verilen ücretin ödenmesi sonraya bırakılan kısmıdır. Tazminatsız işten atmalar yasaklanmalıdır. İşçilerin kıdem tazminatı hakkını güvenceye almanın yolu fon oluşturmaktan değil, bu tazminatı ödemeyen kapitalistlere yaptırım uygulamaktan geçer. Bu konuda atılması gereken diğer bir adım, ödenmeyen tazminatların devlet güvencesine bağlanmasıdır.
Aynı işyerinde bir yıl çalışma zorunluluğu kaldırılmalı, tek bir gün dahi çalışılsa kıdeme hak kazanılmalıdır. Kıdem tazminatı tavan uygulamasına son verilmeli, aldığımız gerçek ücretler üzerinden yatırılması sağlanmalıdır.
Ne yapmalı?
Yeterince açıktır ki, sermaye sınıfı bizim emeğimizle, alınterimizle büyümektedir. Elde ettikleri bütün servet bizden çaldıklarıdır. Dünyadaki tüm zenginlikleri üretenler bizler olmamıza rağmen emeğimizin karşılığını alamadığımız bir düzende yaşıyoruz. Bugüne kadar işçi sınıfı olarak elde ettiğimiz bütün hakları zorlu mücadelelerle kazandık. Sekiz saatlik işgününden hafta tatiline, toplu iş sözleşmesinden kıdem tazminatına kadar… Mücadeleyi yükselttiğimiz, örgütlü bir güç olarak sahneye çıktığımız dönemlerde elde ettiğimiz bu haklarımız, mücadelenin geri çekildiği, örgütsüz ve dağınık olduğumuz dönemlerde elimizden alınmaya çalışıldı. İşte kıdem tazminatı hakkımız da on yıllardır gasp edilmeye çalışılan bir hakkımızdır. 12 Eylül darbecilerinin bile göze alamadığı kıdem tazminatının gaspı adımını AKP iktidarı atmakta çok hevesli gözüküyor.
Kazanılmış haklarımıza sahip çıkacağız. Unutmayalım ki bizler tüm haklarımızı örgütlenerek, direnerek, mücadele alanlarına çıkarak kazandık. Onları korumanın ve genişletmenin yolu da örgütlenmekten ve mücadeleyi büyütmekten geçiyor. Örgütsüz ve dağınık olduğumuz sürece haklarımızın bir bir elimizden alınacağı açıktır. Buna izin vermemek elimizdedir. Yapmamız gereken birliklerimizi kurmak, örgütlü bir güç olarak mücadele sahnesine çıkmaktır.