“Sürekli olarak terör demagojisiyle kitleleri kutuplaştıran ve korku toplumu yaratmaya çalışan AKP, Suriye’deki savaştan pay kapma derdindedir. Bunu kendi siyasal ve ekonomik çıkmazlarını aşmanın bir imkânı olarak görmektedir. Bu saldırgan politikalarına işçi sınıfını ikna edebilmek için Türk-Kürt düşmanlığını körüklemekte, bir halkı terörist ilan etmekte ve buna karşı çıkanları baskıyla sindirmeye çalışmaktadır.”
Tarih kitapları imparatorlukların, krallıkların, derebeyliklerin yıkılışından ve ulus devletlerin kuruluşundan bahsederler. Esasında yıkılan feodal düzenin yerine gelenin kapitalizm olduğunu yazmazlar. Kapitalistler dünyanın her yerinde “özgürlük ve eşitlik” talepleriyle kitleleri peşlerinden sürüklemişler, iktidara geldikten sonra da emek sömürüsüne dayalı iktidarlarını devam ettirebilmek için baskıya, şiddete ve ayrımcılığa başvurmuşlardır. Kendi sınıf egemenliklerini belirleyen sınırları ulus devlet sınırları olarak ortaya koymuş, bu sınırlar içindeki diğer halkların haklarını ise kendi sefil çıkarları için yok saymışlardır. Ezilen halkların buna karşı duran her türlü tepkisini de terörizm olarak nitelendirmekten geri durmamışlardır. Burjuvazi halkları birbirine düşman ederek ayakta duran, halklar arasındaki sorunların çözümsüz kalmasından beslenen bir sınıftır.
Bugün Türk sermaye devletinin Kürt halkına yönelik baskı ve terörüne, Suriye’de gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyonlara bu gözle bakabilmek gerekmektedir. AKP iktidarı kendinden öncekilerden devraldığı Kürt sorununu çözmek yerine daha da derinleştirmiştir. Sözde “çözüm süreci”nden bu yana uyguladığı baskı ve saldırganlık politikaları ile Kürt ve Türk halkları arasındaki duvarları kalınlaştırmıştır. Şimdi ise sadece Türkiye’de değil, Suriye’de de Kürt halkının kazanılmış haklarına göz dikmiş durumdadır. Sürekli olarak terör demagojisiyle kitleleri kutuplaştıran ve korku toplumu yaratmaya çalışan AKP, Suriye’deki savaştan pay kapma derdindedir. Bunu kendi siyasal ve ekonomik çıkmazlarını aşmanın bir imkânı olarak görmektedir. Bu saldırgan politikalarına işçi sınıfını ikna edebilmek için Türk-Kürt düşmanlığını körüklemekte, bir halkı terörist ilan etmekte ve buna karşı çıkanları baskıyla sindirmeye çalışmaktadır.
Çözüm çok açıktır. Türk-Kürt ayrımı gözetmeksizin işçi ve emekçilerin ortak mücadelesidir. Türkiye işçi sınıfı Kürt halkının haklı ve meşru taleplerine sahip çıkmadan halkların kardeşliğine dayalı bu ortak mücadele sağlanamaz. Bu yüzden AKP’nin iç politikada kullanmak ve Suriye’deki yağma savaşında elini güçlendirmek için gerçekleştirdiği operasyonlara işçi sınıfı destek vermemelidir.