“Söyleyecek sözümüz var!”

Ankara’da çeşitli hastanelerde çalışan sağlık işçileri kurdukları koroda dayanışma ve mücadelelerini kültür sanat çalışmaları ile büyütmeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz haftalarda ilk konserlerini veren sağlık işçileri ile bu anlamlı deneyimleri üzerine konuştuk…

Koro çalışmaları nasıl başladı?

Baki: Koro çalışması işyerimizdeki atölyelerde Erdoğan Abi’nin bağlama çalması, benim türküler söylememle beraber başladı. Reyhan Abla da arada yanımıza geliyordu ve bizim türküler söylememizi görünce “bunu büyütelim” dedi. Sonra bunu yayarak, diğer bölümlerden arkadaşlara da ulaştık. Bu çalışmalarla beraber ben şunu gördüm. 20 küsür kişi aynı anda ortak hedefe bir amaç için yürüyebiliyormuş. Koro çalışmamızın sonucunda olumlu geri dönüşler aldık. Bizden bu kadar iyi bir performans beklemediğini belirten arkadaşlarımız oldu.

Koro çalışmasının sizlere kattıkları şeyler nelerdir?

Reyhan: İlk “Konfeksiyoncular” eserini söylerken pandeminin ortalarıydı. “Bizim de sağlık emekçileri olarak söyleyecek sözümüz var” demek istedik. Sağlık emekçileri olarak varlığımız görülmeyen, pandemi ödemesi yapılmayan, saatleri hiçbir zaman azaltılmayan, hatta çoğaltılan, maske ve önlük verilmeyen işçilerdik. Bunun için mücadele ettik. Lakin sözümüzü yaptığımız eylemlerimizin yanı sıra başka bir dille de ifade etmek istedik. Müziğimizi önümüze kattık. O dönem arkadaşlarımızın da katkılarıyla bir klip çektik, yaptığımız en iyi şeylerden biri de oydu bence. “Konfeksiyoncular” eserine klip çektiğimizde İlkay Akkaya paylaşımımızı gördüğünde “sahibinin sesinden olmuş” diye paylaşım yapmıştı. Biz görülmeyen sağlık emekçileri olarak bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Sözümüzü bu dille de her zaman ifade edeceğiz.

Gülhan: Bir gün yemekhanedeyken sendika odasından sesler geldiğini duydum. Arkadaşlar müzik yapıyorlardı. Ben de çalışmalara katılmaya başladım ve bir konser verme fikri ortaya çıktı. Bu benim sevdiğim bir iş. Bir taraftan anı unuttururken diğer taraftan sevdiğim bir işi yapmanın hazzını yaşadım.

Baki: Toplumsal kültür ve farkındalık açısından da şöyle bir kazanım elde ettik: 6 Şubat depreminde “Nesini söyleyim” eserine çektik ve paylaştık. Aşık Veysel ile ilgili bir eser çekip paylaştık. Emekçi kadınların yaşadığı şiddet olayı ile ilgili bir klip çekip paylaştık. Bu şekilde, küçük küçük de olsa toplumsal sorunlara karşı müziğimiz ile sözümüzü söylemeye çalıştık. Bu şekilde farkındalık yaratırken bunu bir kazanım olarak gördük.

Bu çalışmanın kendi iç ilişkileriniz ve mücadeleniz açısından kazanımları oldu mu?

Reyhan: Hastanede çok ciddi bir hiyerarşi ve bundan doğan bir bölünme sorunu yaşıyoruz. İşçiler olarak daha alt tabaka olarak görüldüğümüz oluyor. Yaptığımız iş, ürettiğimiz emek göze görünmüyor. “Başınız belaya girer, çok uğraşmayın” diyenler oldu ve oluyor. Lakin bu çalışma ile de beraber sorunlarımızı paylaşabileceğimiz bir ekip haline geldik. Aslında bir yönüyle de bu sadece bir koro değil. Zor zamanlarda omuz omuza verebildiğimiz bir ekip haline geldik. Emek sorunlarımızdan siyasi sorunlara kadar beraber konuşabileceğimiz bir ortamımız oldu. Dayanışmamız yükseldi. İçimizde çok çeşitli sendikalardan ve çok farklı siyasal anlayışlardan arkadaşlarımız var. Ama müzik bizi birleştirdi.

Gülhan: Burada birçok düşünceden arkadaşımız var. Müzik bizi bir araya getirdi. Sesi güzel bir arkadaşımızı davet ettim, “beni yönetimle karşı karşıya getirme” dedi. Ne yazık ki böyle anlayıştan arkadaşlarımız da var. Ama bu sorunlar zamanla aşılacaktır.

Bu çalışma vesilesi ile diğer işçilere bir mesajınız var mı?

Reyhan: Kültür, sanat ve sosyalleşmek örgütlenmenin çok iyi araçları. Ortak noktalar üzerinden, sorunları çözmemiz açısından bizi yan yana getiren araç. Her yerdeki işçi arkadaşlarımız böylesi yöntemleri deneyebilirler. Direkt politik bir çalışma yapmıyor olabiliriz ama politik görüşlerimizi de sohbet konusu edebiliyoruz. Sorunlarımızı paylaşıp çözümler üretebildiğimiz, üretemediğimiz zamanlar da oldu. Aslında böylesi çalışmaları sadece çalışma alanlarımızda değil, yaşamımızın her alanında yapmalıyız diye düşünüyorum.

Deniz: Arkadaşlarım da ifade etti. Müzik ve genel olarak kültür sanat insanları birleştiren bir yan taşıyor. Biz hastanelerde örgütlenme çalışması yürütürken, normalde birbirimize önyargı ile yaklaşan kişilerken bu koro sayesinde yan yana gelip hayatı farklı bir düzeyde paylaşmaya başladık. Ve bu bizim bu sömürü sistemine karşı verdiğimiz mücadeleye de olumlu olarak yansıyor. Mesela asgari ücret eylemi oluyor, burada konuşup beraber gidiyoruz. Ya da başka bir toplumsal sorun ile ilgili bir eylem etkinlik vb. oluyor, koro olarak konu üzerine konuşuyor ve katılıyoruz. Yani yaptığımız çalışma toplumsal sorunlardan azade değil. Toplumsal ve siyasal sorunlara karşı işçiler olarak bizim duruşumuzu destekleyen bir çalışma. Dolayısıyla her nerede bir işçi mücadelesi var ise bu mücadelenin sosyal kültürel etkinliklerle beslenmesi gerektiğini düşünüyorum.