Merkez Bankası “Sefalet içindesin, sefalet içinde kal” diyor!

Milyonlarca işçiyi doğrudan ilgilendiren asgari ücret, sermaye sınıfına karşı en önemli mücadele gündemlerinden biridir. Asgari ücretin ne kadar olacağı veya yılda kaç defa zam yapılacağından bağımsız, insanca yaşanacak bir ücret haline gelmesi için mücadele etmeliyiz. Sermayenin çıkarlarını koruyup kollayan bu düzene son verecek olan biz işçileriz.

Ülkenin en çok konuşulan kurumları arasında yer alan, beş yılda beş defa değişen başkanlarıyla kriz içinde kriz yaşayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçtiğimiz günlerde hükümete bir mektup gönderdi. Bu mektubun saray iktidarından habersiz hazırlanmayacağı yerde tamamen mizansen olduğu açık.

Mektupta iktidarın “fakirden al, zengine ver” politikasıyla emekçinin sırtına bindirdiği yükün bahsi dahi geçmezken ay sonunu getiremeyen, krizin en acı reçetesini ödeyen işçileri adeta açlığa mahkûm edecek talepler sıralandı. Enflasyonu düşürme yalanına sarılan banka, “asgari ücretin yılda en çok bir kez güncellenmesi”ni istedi. Başkanının asgari ücretin on katını aşan bir maaşı olduğu bu kurumun gözünü diktiği yer yine işçinin cebi oldu.

Yani diyorlar ki “İşçiler 17 bin 2 TL ile geçinmeli. Geçinemiyorsa da bizi ilgilendirmez. Başının çaresine baksın.” Asgari ücretin zam yapıldıktan birkaç ay sonra açlık sınırının altına düştüğü bir ülkenin Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele adına önerebildiği tek şey işçi ücretlerine zam yapılmaması oluyor. Bu bile tek başına bu düzenin kurumlarının kime hizmet ettiğini göstermeye yetiyor.

Kapitalistlerin çıkarlarını korumak adına kurumlar vergisinde indirime gidenler, söz konusu işçinin ödediği vergiler olunca artırıma giderler. Emekliye “kaynak yok” derler. Asgari ücreti “aman artırmayın, enflasyon yükselir” diye feryat figan ederler. Kapitalistlerin kâr üstüne kâr açıkladığı bir ülkede işçinin temel ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmeyen ücretleri enflasyonun nedeni olarak ilan ederler.

Devlet şirketlerle, bankalarla bir olmuş krizin faturasını bize çıkarıyor. Bir avuç kan emici lüks ve şatafat içinde bir yaşam sürerken işçiye ise emeğin değersizleştiği, güvencesiz, ucuz işçiliğin dayatıldığı dipsiz bir çukura sürüklenmek düşüyor. Tüm bunların altında açık bir sınıfsal tercih yatıyor.

Milyonlarca işçiyi doğrudan ilgilendiren asgari ücret, sermaye sınıfına karşı en önemli mücadele gündemlerinden biridir. Asgari ücretin ne kadar olacağı veya yılda kaç defa zam yapılacağından bağımsız, insanca yaşanacak bir ücret haline gelmesi için mücadele etmeliyiz. Sermayenin çıkarlarını koruyup kollayan bu düzene son verecek olan biz işçileriz.