“Sadece insani ve ahlaki değerleri değil, insanlığın biriktirdiği adalet, eşitlik, kardeşlik, dayanışma gibi ilerici değerleri de temsil eden öğrenci gençliğin bu yürekli başkaldırısı, insan soyunun emperyalist zorbalara teslim olmayacağını ortaya koymaktadır.”
18 Nisan’da Amerika’nın New York kentinde bulunan Columbia Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı eylem kısa sürede 40’tan fazla üniversiteye yayıldı. Kampüste kamp kuran öğrenciler iki temel talep yükselttiler: İlki, İsrail’in Gazze’de devam ettirdiği soykırım savaşını derhal durdurmasıdır. İkincisi ise, 1948’den beri devam eden siyonist işgale son verilmesi ve Filistin’in özgür olmasıdır.
Yanı sıra öğrenciler Joe Biden yönetimi ile Amerikan üniversitelerinin İsrail’e verdikleri desteği kesmeleri, soykırım suçuna ortak olan şirketlerle iş birliğine son verilmesi ve ortak projelerin sonlandırılması taleplerini yükselttiler.
Bu yürekli direniş egemenleri adeta çileden çıkarttı.Vahşi polis şiddetiyle, linç kampanyalarıyla, okuldan atarak gençleri yıldırmaya çalıştılar. Ancak bu saldırganlık ters tepti.
Gençler zorbalığa karşı tepkilerini ortaya koydular. Direniş hızla diğer üniversitelere yayıldı. Binden fazla öğrenci gözaltına alındı. Profesörler bile direnişe destek verdikleri için ters kelepçe takılarak, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındılar. Dünyaya demokrasi vaazları veren ABD emperyalizmi, faşist yüzünü anında gösterdi. Buna rağmen öğrenciler onlarca üniversitede kurdukları kamplarda direnişi sürdürüyorlar. “Taleplerimiz kabul edilene kadar mücadeleye devam edeceğiz” diyorlar. Bazı yerlerde işçiler de destek veriyor.
Gençliğin direnişi hem emperyalistlerin hem Arap devletlerinin soykırım destekçisi çirkin yüzlerine ayna tuttu. İnsan hakları, demokrasi üzerine riyakarca laflar eden ABD ve Avrupa’daki emperyalistler İsrail’e silah taşıyor, soykırım savaşını finanse ediyorlar. Yemen, İran, Suriye, Cezayir gibi birkaç ülke dışında tüm Müslüman devletler utanç verici bir sessizlik içinde soykırımı izliyor. En rezili ise Türkiye’deki AKP-MHP rejimidir. Lafta Filistin halkından yanalar, İsrail’i sert ifadelerle eleştiriyorlar. Oysa Gazze’ye bomba yağdıran jetlerin yakıtı, F16 savaş uçaklarının benzini ve siyonist ordunun kullandığı onlarca malzemeyi bu rejim ve onun himayesindeki kapitalistler İsrail’e taşıyor.
Bu direniş hem insani hem ahlaki hem siyasi açıdan büyük bir değer taşıyor. Kapitalist-emperyalist sistemin barbarlığına ayna tutuyor. Çoğunluğu Arap ya da Müslüman olmayan bu gençler, dünyanın utanç verici bir şekilde izlediği soykırıma isyan ediyorlar. Riskleri göze alarak ezilen Filistin halkının özgür olma hakkını savunuyorlar. Bir tür “sol dalga” sayılan bu direnişin ABD’deki egemen sistemi rahatsız etmesi bundandır.
Sadece insani ve ahlaki değerleri değil, insanlığın biriktirdiği adalet, eşitlik, kardeşlik, dayanışma gibi ilerici değerleri de temsil eden öğrenci gençliğin bu yürekli başkaldırısı, insan soyunun emperyalist zorbalara teslim olmayacağını ortaya koymaktadır.