Dario Fo: ‘Yüce Soytarı’

Türkiye’de de oyunları yasaklanan Dario Fo durumu “Bu benim için bir onur. İkinci kez Nobel almak gibi.” diyerek mücadeleden yılmayacağını ortaya koyar.  80’in üzerinde oyunu 30 farklı dile çevrilen yazarın işlediği konular bugün hâlâ toplumsal mücadeleye ve onun sorunlarına ışık tutmaya devam ediyor.

Luigi: Onlar beni desteklemek için geldiler. Bu şartlarda daha fazla devam edilmez! Kıpırdanmak lazım! Sendikanın aracılığı, partinin dürtüklemesi, hükümetin gönlünün olması daha fazla beklenemez. O dallama işverenler, çıkarlarına nasıl uyarsa öyle davranıyor: “Toprakla uğraşmayı bırakın artık. Kuzeye gelin: Özgürleşin!” diyorlar. Sonra da: “Kriz yaşıyoruz! Köyünüze dönün” diyorlar. Yoo, Giovanni, yetti artık, kıpırdanmalıyız … İşemeye giderken bile yerimize vekil bırakmaya bir son vermeliyiz! Bazı şeyleri biz değiştirmeliyiz… Gördüğün gibi o bazı şeyler de zaten değişmekte! Ha, hem de nasıl!

………………

Giovanni: Rulet oyunu gibi: Rus ruleti. Yo, yo, yo! Biz bu oyunu sevmiyoruz. Pardon ama, biz başka bir oyun oynamak istiyoruz. Gülüyor musunuz? Tabi, tabi. Haklısınız. Gerçekte biz emekçiler biraz alt tabakayız, öylesine alt ki, kıçımız yere yapışıktır. Ama dikkat edin, yavaş yavaş önce dizlerimiz üstünde durup, sonra ayaklarımız üstüne kalkabiliriz. Ve sizi uyarırız: Ayaklarımız üstüne kalkınca da sonuç almasını biliriz!

“Yüce soytarı”, “radikal palyaço” diye anılan, burjuvazinin kuklası olmaktansa işçi sınıfının mücadele arkadaşı olmayı tercih eden sanatçı Dario Fo’nun “Ödenmeyecek, Ödemiyoruz!” adlı oyunundan küçük sahneler yukardakiler. Oyun İtalya’nın Torino kentinde bir grup kadının ardı arkası kesilmez zamları protesto etmek için girdikleri marketten eski fiyatlara göre alışveriş yapması sonrasında gelişen olayları anlatır. Kadınlar aldıkları ürünlere eski fiyatından ödeme yaparlar ve sonrada evlerine dönerler. Ardından polis mahalleyi kuşatır ve evlere baskın yapmaya başlar. Oyun bu sırada iki ailenin bireyleri üzerinden sınıf mücadelesi, işyeri sorunları ve yaşanan yoksulluğa karşı mücadeleyi gözler önüne serer. Kahramanlar arasındaki diyaloglar sınıf mücadelesinin sorunlarına ışık tutar. Dario Fo bu oyunda toplumsal gerçekleri anlatmakla kalmaz, sorgulatır. Haklı davaları için mücadele etmeyi, örgütlenmeyi işçilerin dilinden işçilere anlatır. 

Baskı, sansür, tehditlerle geçen bir yaşam

İtalya’nın kuzeyinde Sangiano kasabasında dünyaya gelen Dario Fo, sosyalist bir ailede büyüdü. Anlatmayı ve yazmayı at arabası üstünde sebze-meyve satarken müşteri çekmek için haberler, hikayeler anlatan dedesinden öğrenir. Yaşadığı kasabadaki cam işçilerinin yaşamını gözlemleyerek, birbirlerine anlattıkları hikayeleri dinleyerek büyüdü. Hikâye anlatmanın değiştirici gücünü böyle bir ortamda fark eder.

Milano’da güzel sanatlar eğitimi almaya başlar. 2. Emperyalist Paylaşım savaşında orduya katılmayı reddeder, tiyatrolarda çalışmaya başlar. Eşi Franca Rame ile birlikte küçük kabare ve tiyatro oyunları yazmaya ve oynamaya başlarlar.

Toplumsal gerçekleri eleştirel dille sunan Dario Fo, komünist partiyle bağlarını güçlendirir. Kurdukları Yeni Sahne, Halk Tiyatrosu Topluluğu’yla sokaklar, meydanlar, parklar, üniversiteler, işgal edilen fabrikalar, grev alanları onlar için sahne olur. Dini metinleri ve Orta Çağ gizemini saray soytarısı tarzıyla toplumsal eleştiriye konu ettiği için “yüce soytarı” olarak anılmaya başlanır. Popülerleşen oyunları muhafazakâr kesimleri kızdırır, tehditler, tutuklamalar, sansürler üst üste gelmeye başlar. Devlet kanalları 15 yıl boyunca sansür uygular. Eşi Franca Rame devlet destekli bir faşist bir çete tarafından kaçırılır, işkence görür ve tecavüze uğrar.  Ancak mücadeleden, yazmaktan ve sahnelerden vazgeçmezler.

Dario Fo özellikle “Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü” ve “Ödenmeyecek, Ödemiyoruz!” oyunu ile daha fazla tanınmaya başlanır. “Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü” oyunu da gerçeklerden esinlenir. 1969 yılında Milano’da patlayan bir bomba nedeniyle 16 kişi hayatını kaybeder. İtalyan polisi Giuseppe Pinelli adında bir anarşisti suçlayarak, onu tutuklar. Pinelli’nin cansız bedeni gözaltında tutulduğu emniyet müdürlüğünün penceresinin altında bulunur. Ancak gelen açıklama “kaza sonucu ölüm” dür. Fo, bu eserinde de cinayetin örtbas edilmesi girişimini ironik bir dille anlatılır. Oyun defalarca yasaklanmasına, sansüre uğramasına rağmen 1997 yılında Dario Fo’ya Nobel ödülünü kazandırdı.

Türkiye’de de oyunları yasaklanan Dario Fo durumu “Bu benim için bir onur. İkinci kez Nobel almak gibi.” diyerek mücadeleden yılmayacağını ortaya koyar.  80’in üzerinde oyunu 30 farklı dile çevrilen yazarın işlediği konular bugün hâlâ toplumsal mücadeleye ve onun sorunlarına ışık tutmaya devam ediyor.