“Sık sık bu ülkenin kurucu partisi olduğu gerçeği ile övünen CHP her şeyi ile bir devlet partisidir. Karşısında bir devlet gücü gördüğünde hemen onunla bütünleşme arzusuyla yanıp tutuşması kimyası gereğidir.”
AKP’nin 22 yıldır iktidarda kalmasının nedenleri üzerine çokça sözler söyleniyor. AKP sözcüleri bu başarıyı uyguladıkları politikalara bağlıyorlar ve fırsat buldukça bununla böbürleniyorlar.
Ancak bu uzun iktidarın dayanaklarından biri hiç şüphe yok ki görünürde AKP ile neredeyse her konuda kavga eden ama gerçekte ona can simidi olan düzen muhalefetidir. CHP gibi bir partinin varlığı AKP’nin en büyük şansı olmuştur.
Önce CHP yönetiminde yaşanan değişiklik, arkasından gelen yerel seçim başarısı (ki bu başarıda esas neden CHP politikaları değil halkın AKP’den kurtulma istediğidir) CHP’li seçmeni umutlandırmıştır. Ama görünen o ki “değişim değişim” deyip CHP başına gelen Özgür Özel ve ekibinin yeterlilik ve becerisi kendinden öncekileri bile aratır durumdadır.
Bunun son örneği MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın CHP Genel Merkezi’ne ziyareti etrafında gelişen olaylardır. Özgür Özel’in biraz da esrarengiz bir hava katarak ve saklayamadığı bir övünçle anlattığı MİT başkanı ziyaretinde CHP kendi üyeleri ile ilgili MİT’ten yardım istemiştir. Üstelik yardım istenilen kişi saray iktidarının en önemli figürlerinden biri olan İbrahim Kalın’dır. Yani Kalın’a denmiştir ki “yurt dışı üyelerimiz hakkında sen araştırma yap, kimin bize faydalı kimin zararlı olacağına sen karar ver”. Bu bir parti için utanç olduğu kadar yaşadığı acizliğin de göstergesidir. “CHP’nin yurt dışındaki ofislerine çok sayıda başvuru alıyoruz. FETÖ veya diğer örgütlerin sızmaması için istihbarat desteği istedik” diyen Özel’in boşluğuna geldiğini düşünenler yanılmaktadır. Sık sık bu ülkenin kurucu partisi olduğu gerçeği ile övünen CHP her şeyi ile bir devlet partisidir. Karşısında bir devlet gücü gördüğünde hemen onunla bütünleşme arzusuyla yanıp tutuşması kimyası gereğidir.
Hem AKP’nin tüm devlet kurumlarını kendi ayakçısı haline getirmesinden şikâyet edip hem de saray rejiminin en önemli aparatlarından biri olan MİT’ten kendi üyeleri ile ilgili yardım istemek çelişkisi bu durumun ürünüdür.
Bu olay bir kez daha göstermiştir ki ekonomik olarak zaten AKP’ye yakın bir program, savunan olası bir CHP iktidarının çok kimselerin düşündüğünün aksine ülke “demokrasisine” bile herhangi bir faydası olmayacaktır. İşçi sınıfı ve emekçiler yalnız AKP ile değil düzen siyasetinin bütün aktörleri ile bağlarını kesip sorunlarını kendi bağımsız mücadeleleriyle çözmek zorundadır.