Sefalet ücreti Allah’ın emri mi?

Kendisini “Suriye fatihi” olarak sunan Erdoğan, ardından asgari ücret konusunda her zaman olduğu gibi “işçimizi enflasyona ezdirmedik” nakaratını tekrarlıyor. Erdoğan’ın bırakalım gerçek enflasyonu, TÜİK’in enflasyonundan bile haberi olmadığı anlaşılıyor!

Kuran’dan sureler, peygamberden öğütler ile din istismarı eşliğinde emeğimizin tam karşılığını aldığımıza inandırılmaya çalışılıyoruz. Yakında Diyanet de asgari ücrete karşı çıkanları kafir ilan ederse şaşırmamak gerekir.

Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, “Peygamber Efendimizin işçinin alınteri kurumadan hakkını verin öğüdü medeniyetimizin de özünü yansıtan güçlü bir erdem ve adalet çağırısıdır” diyor. “Bu öğüt, bizlere işçinin emeğini korumanın ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini sağlamanın bir lütuf değil, zorunlu bir vazife olduğunu hatırlatır” diyor. Peki, iktidar olarak işçiler emek sömürüsüne tabi tutulurken, hakları yenilirken, ücretleri ödenmezken, sendikalaştığı için işten atılırken, hakkını aradığında karşısına polis zoru dikilirken nerede sizin erdeminiz ve adalet anlayışınız? Durun biz söyleyelim. Sizin erdeminiz de adaletiniz de sermayenin önceliklerine göre şekilleniyor. İnsan onuruna yaraşır dedikleri ücret Diyanet’in açıkladığı fitre üzerinden dört kişilik ailenin sadece asgari beslenmesini karşılayacak düzeydedir. Erdoğan’ın meşhur çay-simit hesabıyla bile ne kiraya ne faturalara ne eğitime ne de sağlığa bir şey kalır.

Bunun farkında olan Erdoğan, asgari ücret açıklandıktan sonraki gün AKP Grup toplantısında yaptığı konuşmaya Fetih Suresi eşliğinde Suriye’deki gelişmeleri selamlayarak başlıyor:

 “Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsân ettik. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir. Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.” (Fetih Suresi)

Ne de olsa Allah’ın şanlı bir zafer bahşettiği birinden asgari ücret gibi dünyevi işlerin hesabı sorulmaz.

Kendisini “Suriye fatihi” olarak sunan Erdoğan, ardından asgari ücret konusunda her zaman olduğu gibi “işçimizi enflasyona ezdirmedik” nakaratını tekrarlıyor. Erdoğan’ın bırakalım gerçek enflasyonu, TÜİK’in enflasyonundan bile haberi olmadığı anlaşılıyor! Yüzde 30 oranının Merkez Bankası’nın 2025 enflasyon hedefinin üzerinde olduğunu, içine sindiğini, emekçinin alın terinin tam karşılığı olduğunu söylüyor. “Biz tabanı belirliyoruz, daha fazla vereceksen ver, elini tutan yok” diyor. 50-60 bine çalışanlar olduğunu ve bunlara müdahale etmediklerini de ekliyor. Ellerinden gelse bunlara da müdahale edecekler demek ki…