En kötüsü geride kalmış(!)

Daha altı ay önce aynı Şimşek “daha kötü iki yıl daha var” diyordu. İşçi sınıfı için söylemişse doğrudur ama eksiktir. İşçi sınıfı ayağa kalkmadığı, hakkı olanı almak için masaya yumruğunu vurmadıkça iki değil daha nice iki yıllar geçiririz. 2026 yılında refaha kavuşmak istiyorsak ayağa kalkmaktan başka çaremiz yok.

Ekonominin başındaki Mehmet Şimşek geçtiğimiz günlerde bir röportaj veriyor. “En kötüsü geride kaldı, enflasyon düşüyor, sıkı maliye ve para politikası sayesinde düşmeye devam edecek. 2026 yılı refahın daha çok hissedildiği bir yıl olacak” diyor. Hangi ekonomiden bahsediyor acaba? Açlık sınırı 24 bin lira, yoksulluk sınırı 78 bin lirayken asgari ücretin 22 bin lira olduğu ekonomiden mi, yoksa düştüğünü iddia ettikleri enflasyonun işçi ve emekçilerin belini büktüğü ekonomiden mi? Elbette ki bizlerin ekonomik koşullarından bahsetmiyor. Sermayenin ekonomisinden, onun gelişiminden bahsettiği açık.

Bu “başarı”yı da işçi sınıfının elindekine göz dikerek, “sıkı maliye ve para politikası” adı altında bizleri yoksullaştırmalarına borçlular. Ve enflasyonu düşürmek için buna devam edeceklerini de söylüyor. “Sıkı para politikası” nedense sadece işçi ve emekçilere uygulanıyor. Sermayeye ise geçiş garantili köprülere, vergi aflarına, teşviklere devam ediliyor. Biraz daha dişimizi sıkalım diyor. Sıka sıka diş kalmadı ki işçi-emekçilerde…

Anlaşılan o ki; düzlüğe çıkartmak istedikleri sermayedir, sermaye düzenidir. “2026 yılı refahın daha çok hissedildiği bir yıl olacak” temennisi de çok açıktır ki sermaye sahipleri için söylenmiş bir sözdür.

İki sınıfın karşı karşıya geldiği kapitalist düzende işçi sınıfının emeği ne kadar sömürülürse sermaye sahipleri o kadar büyürler. “Kazan-kazan” diye bir şey yoktur. Sermaye kazandıkça bizlere en fazla kırıntılar düşecektir. Sermayenin kazanması demek bizlerin emeğinin sömürülmesi, yoksullaşmamız demektir.

Daha altı ay önce aynı Şimşek “daha kötü iki yıl daha var” diyordu. İşçi sınıfı için söylemişse doğrudur ama eksiktir. İşçi sınıfı ayağa kalkmadığı, hakkı olanı almak için masaya yumruğunu vurmadıkça iki değil daha nice iki yıllar geçiririz. 2026 yılında refaha kavuşmak istiyorsak ayağa kalkmaktan başka çaremiz yok.