Kamu işçisi, toplu sözleşmesine sahip çıkmalıdır!

“Ağırlaşan çalışma ve yaşam koşulları karşısında 700 bin işçinin geleceği Türk-İş ve Hak-İş ağalarının iki dudağı arasından çıkacak kararlara bırakılamaz!”

2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşme sürecinin başlamasının üzerinden iki ay geçti. Karayolları, demiryolları, il özel idareleri, şeker fabrikaları, elektrik üretim santralleri, kömür işletmeleri, üniversiteler ve hastanelerin de aralarında olduğu kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 700 binden fazla işçiyi ilgilendiriyor bu süreç.

2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerine yaşanılan depremin ardından bir süre ara verilmişti. Devam eden TİS sürecinden, gelişmelerden kamu işçileri habersizler. Bunun temel nedeni sendika ağalarıdır. Sendika ağaları toplu sözleşme sürecinde seyirci konumunu, her dönem olduğu gibi bu dönemde de kamu işçilerine reva görüyor. 700 bin kamu işçisi ve ailelerini ilgilendiren sözleşme sürecini kapalı kapılar ardında sürdürmekte ısrarcılar.

Kamu işçileri bizzat devlet eliyle kamuda yetki alması sağlanan Türk-İş ve Hak-İş bürokratlarının suskunluğunu hayra yormuyorlar. Bu derin suskunluğun sefalet sözleşmesinin habercisi olduğunu düşünüyorlar. Kamu işçilerinin, en az asgari ücret oranında maaş artışı taleplerini duymazdan gelen Hak-İş ve Türk-iş ağalarına yönelik tepkisi artıyor.

Sendika ağaları 2023-2025 dönemini kapsayacak olan sözleşmeyi bir an önce imzalamaya hazırlanıyorlar. 9 Mart’ta AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile görüşen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, ziyaretin ardından “Bir an evvel, seçimden evvel, 700 bin işçinin kamu sözleşmesinin bitmesini istiyoruz. Toplumun talebi bu, Türk-İş yönetiminin talebi bu” demişti.

Kamu işçilerinin taleplerini dahi sormayan, toplu sözleşmenin sahiplerini yok sayan Hak-İş, Türk-İş konfederasyonlarına bağlı sendikaların işçilerin görüşlerine başvurmamalarının nedeni sefalet sözleşmesine imza atacak olmalarıdır.

Belli ki kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde işçilerin talepleri konuşulmuyor!

Sendika ağalarının kamu toplu sözleşme sürecini, kamu işçilerinden saklamalarının nedeni sözleşme ve protokol sürecinin oldubittiye getirilmesidir. Muradları işçilerin tepkisini azaltmaktır. Türk-İş ve Hak-İş bünyesinde oluşturulan Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Koordinasyon Kurulu ise ihanetin maskesi olarak kullanılmaktadır. Şimdiye kadar, hükümet kanadıyla yapılan görüşmeler sonucunda çerçeve sözleşme ile ilgili olarak tek laf etmeyen Türk-İş ve Hak-İş yönetimi, fiili olarak atıllaştırdığı bu mekanizma üzerinden demokrasi oyunu oynamayı da elden bırakmamaktadır.

Ağırlaşan çalışma ve yaşam koşulları karşısında 700 bin işçinin geleceği Türk-İş ve Hak-İş ağalarının iki dudağı arasından çıkacak kararlara bırakılamaz!

Sendika ağalarının 700 bin kamu işçisinden gizlediği toplu sözleşme sürecinden zararlı çıkacak olanlar kamu işçileridir. Bu derin sessizlik, işçiden saklanmak istenen gerçeklerin habercisidir.

Bu ve bundan sonraki süreçlerin kazanımla sonuçlanmasının yolu ise bellidir. 700 bin kamu işçisi birleşmeli, sözleşmesine sahip çıkmalı, sendika ağalarının ihanet sözleşmesini imzalamasına geçit vermemelidir.