Anti-emperyalist mücadeleyi güçlendirelim!
6. Filo eylemlerinin gösterdiği yoldan insanlığı bekleyen büyük tehlikeye karşı anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadeleyi her alanda büyütmek en temel ve acil görevidir.
6. Filo’nun Dolmabahçe’de denize dökülmesinin yıl dönümündeyiz.
15 Temmuz 1968’de “gayrı-resmi bir ziyaretle” Dolmabahçe açıklarına demirleyen 6. Filo’yu Türkiye’nin egemenleri ve tüm gericileri büyük bir sevinçle karşılamış ve önünde secdeye durmuşlardı. Oysa 6. Filo’nun Dolmabahçe’nin açıklarına demirlemesini başta devrimci gençlik olmak üzere ilerici ve devrimci güçler büyük bir öfke ve tepkiyle karşıladı.
1950’li yıllar ABD emperyalizmiyle kurulan kölece bağımlılık ilişkilerinin geliştiği yıllardı.
Bunun doğal sonucu olarak, ülke giderek Amerikan üstleriyle çevrili hale geliyordu. Ekonomik, siyasi bağımlılık ilişkisini askeri bağımlılık ilişkileri izliyordu. Bir taraftan kapitalizm gelişirken öte taraftan ülke emperyalizmin bir saldırı ve savaş üssü haline getiriliyordu. Sermaye düzeninin efendilerinin ve tüm gericilerin sevinci bundandı. Devrimci gençlik güçlerinin öfke ve tepkisi de buna karşıydı.
6. Filo’ya tepki eylemlerinin çağrısı yapılırken dağıtılan bir bildiride şunlar ifade ediliyordu: “6. Filo, 54 tane ikili anlaşmanın ve 101 adet Amerikan üssünün bekçisidir ve halkımıza dost değil düşman bir kuvvettir… 6. Filo toprak ağalarının düzenini beklemektedir… 6. Filo, düşük ücretlerle çalıştırılan işçilerin değil, bu işçileri sömüren, bu işçileri ücret kölesi olarak çalıştıran sömürgen şirketlerin düzenini beklemektedir… 6. Filo, petrolümüzden bakırımıza tüm yeraltı kaynaklarımızı soyan yabancı şirketlerin düzenini beklemektedir… Kısaca 6. Filo, bu çürümüş ve halk düşmanı düzenin bekçiliğini yapmaktadır.’’
Öğrenci gençliğin tepkisi giderek fiili eylemlere dönüştü. ABD askerlerinin üzerine boya atılıyor, kaldıkları oteller taşlanıyordu. Görüldükleri yerde devrimci gençler tarafından tartaklanıyorlardı. Polis, bu eylemleri devrimci gençleri gözaltına alarak engellenmeye çalışılıyordu.
Sermaye düzeni, ABD emperyalizmine karşı “mahcubiyetini” devrimci ve ilerici güçlere karşı sergilediği zorbalıkla örtmeye çalışıyordu. İTÜ Öğrenci Yurdu’nun polis tarafından basılması ve Vedat Demircioğlu’nun pencereden atılarak ağır yaralanması, Dolmabahçe’de demirlemiş 6. Filo’ya karşı kitlesel bir gençlik yürüyüşüne dönüştü. Dönemin devrimci gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş’in de aralarında olduğu kitle sahile vardığında ABD askerlerini döverek, yaka-paça denize attı.
Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Vedat Demircioğlu ise 7 gün sonra yaşamını yitirdi. Tüm engelleme çabalarına rağmen gerçekleştirilen anma töreni kitlesel bir öfke seline döndü. Protestoların engellenememesi üzerine 6. Filo ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
6. Filo’ya karşı gerçekleştirilen eylemler, Türkiye’deki anti-emperyalist mücadelenin önemli ve sembol eylemlerinden biridir. Dönemin devrimci gençlik hareketi ile işçi sınıfının hareketinin paralel gelişiminin bir sonucu olarak güçlenen ABD emperyalizmine karşı mücadele, sermaye düzenini tedirgin etmeye başlamıştı.
Asker/polis saldırılarına, gerici-faşist güçlerin sokaklara salınarak kanlı provokasyonlar gerçekleştirmeleri eşlik etti. Dönemin devrimci-ilerici güçleri emperyalizme karşı mücadele çağrısı yaparken, sokaklara salınan gerici-faşist güçler, “düzenin bekası” safsatası üzerinden ABD ile kölece ilişkilere dolgu malzemesi oluyorlardı. Bir kısmını AKP gericiliğinin iktidarında mecliste ve devletin tüm bürokrasi kademelerinde gördüğümüz bu ABD işbirlikçisi uşaklar, yavan bir emperyalizm karşıtlığını bugün de elden bırakmıyorlar.
ABD emperyalizminin NATO eksenli genişleme çabaları, emperyalistler arası rekabet ve kışkırtmalar, artan silahlanma yarışı dünyaya yeni gerilimlere, emperyalist savaş ve yıkıma doğru sürüklüyor.
6. Filo eylemlerinin gösterdiği yoldan insanlığı bekleyen büyük tehlikeye karşı anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadeleyi her alanda büyütmek en temel ve acil görevidir.