“Türk-İş araştırmalarının üç yıllık verilerine göre açlık sınırı, Haziran 2020-Haziran 2023 arası %327 artış göstermiş. Bu dönemi kapsayan 36 ayın sadece 4 ayında asgari ücret, açlık sınırının üzerinde kalmış. Bu koşullarda açıklanan zamların da çok geçmeden yeniden açıklanan açlık sınırının altında kalacağı açık.”
Saray gericiliğinin ekonomik yıkım saldırıları, milyonlarca işçi ve emekçinin ücret ve maaşlarını sefalet düzeyine eşitledi.
TÜİK’in ısmarlama verileri ile AKP ekonomistlerinin kalem hileleri “ucuz işçilik” tanımlamasına istikrarlı bir zemin kazandırdı. Zaten AKP’nin “başarılı ekonomi yönetimi”nin en başarılı olduğu alan da burası.
AKP’nin teşvikler, vergi afları vb. ile kapitalistleri ihya etmesinin yanı sıra bunun yandaşı da zenginleştirmenin esas aracı olduğu biliniyor.
Buna eşlik eden bir diğer temel hedefse işçi maliyetlerinin azaltılması yoluyla ülkeyi “yatırıma uygun” bir sermaye cennetine dönüştürmek. Sermayeye cenneti yaşatan bu emek düşmanı saldırıların karşılığı ise cehennemi yaşayan milyonlarca işçi ve emekçinin yoksulluk ve sefalet gerçeğidir.
Bu ülkede kayıtlı işçi sayısının 16 milyonun üzerinde olduğu ifade ediliyor. İşçilerin yarısından fazlasının ise asgari ücretle çalıştığı bir başka veridir. Kimi işkollarındaki küçük bir işçi bölüğünü saymazsak işçilerin geri kalan yarısı da asgari ücretin biraz üzerinde bir ücret alıyor.
Sendikalı işyerlerinde ise asgari ücretin bir ‘tık’ üstü olan ücretler, sosyal haklarla perdelenmeye çalışılıyor.
Bu tabloya memurlar ve sayıları milyonları bulan emekliler eklendiğinde ülke nüfusunun neredeyse tamamına yakınının her geçen gün daha da gerileyen “istikrarlı sefaletine” tanık olunur.
Temmuz ayı ile birlikte “İşçimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” yalanı eşliğinde asgari ücrete güya ara zam yapıldı. Bu zamla sendikalı işyerlerinde imzalanan TİS’ler çöp oldu. Petrokimyadan metale birçok işkolunda ücretler asgari ücrete eşitlendi. Açıklamanın bir-iki gün sonrasında dövizin yükselmesi ile birlikte temel tüketim ürünlerine peş peşe zamlar yapıldı. Bu da yetmedi, vergilerin artırılması yoluyla ücret artışı daha işçilerin cebine girmeden eridi.
TÜİK’in yalan enflasyon rakamlarına göre memur ve emekli maaşlarına yapılan zamlar ise sadece sefaleti pekiştirdi.
Türk-İş’in Haziran ayı araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcamasının alt sınırını ifade eden açlık sınırı 10 bin 373 TL. Aynı araştırmanın barınma, beslenme, sağlık vb. en temel insani ihtiyaçların asgarisini ifade eden yoksulluk sınırı ise 33 bin 789 TL. Türk-İş araştırmalarının üç yıllık verilerine göre açlık sınırı, Haziran 2020-Haziran 2023 arası %327 artış göstermiş. Bu dönemi kapsayan 36 ayın sadece 4 ayında asgari ücret, açlık sınırının üzerinde kalmış. Bu koşullarda açıklanan zamların da çok geçmeden yeniden açıklanan açlık sınırının altında kalacağı açık.
İşçi sınıfı bu istikrarlı sefalet koşullarını ancak birleşik mücadele ile püskürtebilir.