Erdoğan, “Kılıçdaroğlu kazanırsa Londra tefecileri, Amerikalı şirketler kazanacak” diyordu. Seçimi Erdoğan kazandı ve şimdi bu tefeciler İstanbul’a geldiler. Şimşek ve Erkan aracılığıyla sıcak paraya kavuşmaya çalışıyorlar.
Erdoğan seçim öncesinde Londra tefecileriyle görüştüğü için Kılıçdaroğlu’nu diline dolamıştı. Seçim sonrası ise ilk işi bu tefecilerle iyi geçinmek için Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanı, Gaye Erkan’ı da Merkez Bankası Başkanı yapmak oldu. Yabancı basında Şimşek, “Merryl Lynch tahvil satıcısı”, Erkan ise “Wall Street bankacısı” olarak tanınıyor. Neden ekonominin başına getirildikleri de Londra ve New York’ta nasıl tanındıklarından belli.
Kılıçdaroğlu seçimden önce bu tefecilerden “5 yılda 300 milyar dolar temiz para” alacağını söylemişti. AKP’nin ne kadar alabileceği bilinmez ama Şimşek ve Erkan ikilisinin ekonominin başına gelmesinden en çok Ali Babacan mutlu olmuştu. Demek ki, seçimi kim kazanırsa kazansın New York ve Londra merkezli para babaları ve tefecilerle iş tutmanın yolu aynıymış.
Erdoğan, “Kılıçdaroğlu kazanırsa Londra tefecileri, Amerikalı şirketler kazanacak” diyordu. Seçimi Erdoğan kazandı ve şimdi bu tefeciler İstanbul’a geldiler. Şimşek ve Erkan aracılığıyla sıcak paraya kavuşmaya çalışıyorlar. Amerika’nın en büyük bankası JP Morgan aracı oldu. Hani geçtiğimiz yıl yayınladığı rapor ile Erdoğan’ın Türkiye’ye “finansal saldırı” gerçekleştirdiğini iddia ettiği banka. Bünyesinde Londra’nın en büyük tefecilerinin yer aldığı bu banka aracılığıyla AKP hükümeti 50 büyük tefeciyle masaya oturdu bile. Henüz bir sonuç çıkmasa da Körfez şeyhlerinden sonra şimdi de dünyanın her yerinde büyük yıkımlara yol açan tefecilerden para dileniyorlar.
Bu tefecilerden ne kadar zor para alındığını bilen Erdoğan seçim öncesinde Kılıçdaroğlu’na “Londra tefecileri bu kadar aptal mı?” diyordu. Çünkü bakanları ve kendisi defalarca gitmişlerdi. Eski bakan Nebati, “Bir problem yaşadığınızda bize hemen ulaşırsınız. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz.” sözleriyle bu tefecilere güvenceler vermişti.
Ancak bu tefeciler, deyim uygunsa vur kaç yapmaya gelirler. Ellerindeki paraya güvenerek girdikleri ülkelerde kısa zamanda vurgun yapıp çıkarlar. AKP, bugün içinde bulunduğu çıkmazı aşmak için bu tefecilerden medet ummakta, sonrasını düşünmemektedir. Daha doğrusu “Kısa vadeli çözüm bulalım, yerel seçimleri atlatalım, sonrasında faturayı işçi sınıfı ve emekçilere keseriz” demektedir. Bu tefecilerle neden iş yaptınız diye soran olursa da, “kandırıldık” demeleri olmayacak bir şey değil!
Bu tablo gösteriyor ki seçimi Erdoğan ile birlikte Londra tefecileri de kazandı. Daha fazla kazansınlar diye de ellerinden geleni yapıyorlar.