“ABD finans çevreleri ile Londra tefecilerinin talimatlarıyla ekonomik hamleler yapan, diğer yandan da grev yasaklarıyla sınıf mücadelesini bastırmaya çalışan, ekonomik programlarla faturayı bizlere kesen bir iktidar karşısında susup oturmak olmaz.”
“Ekonomist” olduğunu iddia eden Erdoğan “faiz sebep, enflasyon neticedir” söyleminin ardından yeni bir “veciz söz” daha ortaya attı. “Enflasyon psikolojik”miş! Bu “büyük ekonomist” bizlerle dalga geçer gibi şunları ekliyor: “Allah’ın izniyle enflasyonu da dize getireceğimize tüm kalbimizle inanıyoruz.”
Peki, hangi somut adımı atıyorsunuz, faturanın işçi ve emekçilerin sırtına yüklenmesi dışında? Bizim sefaletimiz artarken, refahı artanlar sermayedarlar ve yandaşlar oluyor. Bizler sefalete itilirken, onların zenginleşmesi gerçeği ile karşı karşıyayız.
Kendileri 1000 odalı saraylarda yaşarken, bizler bırakalım ev almayı iki göz oda kiralamak için bile bir asgari ücreti gözden çıkarmak zorunda kalıyoruz. Onlar 125 bin makam aracına binerken, bir araba almak için bir ömür çalışmak zorunda bırakılıyoruz.
Son üç ayda şekere on kez zam yapılmışken bizler çayı şekersiz içiyoruz. Akaryakıta gelen zamları hiç saymıyoruz. Zira akaryakıt zamları değil, zam yapılmaması haber niteliği taşır oldu.
Bunlar hayatın gerçekleri iken, söylenen bu sözler ortada, elbette bir “psikolojik durum” olduğunu gösteriyor. Ama bunun enflasyonun kendisiyle bir ilgisi bulunmuyor.
Emekçilerin yaşadıklarını kendilerine anlatmak gerekmiyor. Gerçek, kör göze parmak gibi karşımızda duruyor. Mesele bu gerçek karşısında ne yapacağımız. Gerçek gücümüzün farkına varmamız. Zira, bizlere boyun eğdirmek için onlara muhtaç olduğumuz, bir şeyleri değiştiremeyeceğimiz, güçsüz olduğumuz algısı yaratılıyor.
Attığı her adımda sermayenin hizmetinde olduğunu ortaya koyan, ABD finans çevreleri ile Londra tefecilerinin talimatlarıyla ekonomik hamleler yapan, diğer yandan da grev yasaklarıyla sınıf mücadelesini bastırmaya çalışan, ekonomik programlarla faturayı bizlere kesen bir iktidar karşısında susup oturmak olmaz. Emeğimize el koyup bizleri yoksulluğa itenlerden hesap sorma zamanıdır.