“Bu nedenle insanlık için büyük yıkımlara yol açan savaşları ortadan kaldırabilmek ve barış özlemini somut olarak var edebilmek, kapitalist düzenin temellerini ortadan kaldırabilecek bir “savaş”ın kaçınılmazlığına bağlıdır. Bu işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen dünya halklarının haklı savaşı demektir.”
İnsanlık tarih boyunca sayısız savaşlar yaşadı. Bu savaşlar büyük acılara ve yıkımlara yol açtı. Bu yüzden barış içinde yaşama istemi yüzyıllardır insanlığın en önemli arzu ve özlemlerinden biri oldu. Ancak savaş ne denli acı, yıkıcı ve gerçek olarak yaşandıysa, barış da çoğu zaman o derece uzak, soyut ve bir temenni olarak kaldı.
Savaşı ya da barışı içinde bulunulan toplumsal düzenden, üretim ilişkilerinden, bunların yansıması olan ülke ve dünyaya egemen politik anlayıştan kopartarak tartışamazsınız. Nedenlerini anlayamaz, gerçek ve kalıcı çözümler ortaya koyamazsınız. Hele de bugünün emperyalist-kapitalist dünyasında…
Savaşlar egemen sınıfların ülke içindeki iktidarlarını koruma ve sağlamlaştırmalarının en önemli araçlarından biridir. Yanı sıra, diğer ülkeleri kendi egemenlik alanlarına alma ve köleleştirme çabaları olarak hayat bulur. Bugünün dünyasında emperyalizmle somutlanan bu olgu şu ya da bu coğrafyada süren savaş, çatışma, iç savaş ve kışkırtmaların asıl nedenidir. Ukrayna’ya, Suriye’ye ya da Filistin’e bakınız. Arka planında yatan temel gerçekliğin, emperyalistlerin ve gerici iktidarların egemenlik kavgaları, ekonomik, siyasi ve askeri hegemonya kurma uğraşları olduğunu görürsünüz.
Emperyalist-kapitalizm kendi çıkarlarını baskı ve zor aygıtları ile dünya halklarına dayatan bir sistemdir. Bu nedenle insanlık için büyük yıkımlara yol açan savaşları ortadan kaldırabilmek ve barış özlemini somut olarak var edebilmek, kapitalist düzenin temellerini ortadan kaldırabilecek bir “savaş”ın kaçınılmazlığına bağlıdır. Bu işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen dünya halklarının haklı savaşı demektir. İnsanlığı baskı, sömürü ve gerici-yıkıcı emperyalist savaşların pençesinden kurtarabilmenin, dünya ölçüsünde barışı tesis edebilmenin başka bir yolu yoktur. Sınıflı toplum düzeni ortadan kaldırılamadığı sürece dünya halklarının, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin eşit, özgür ve kardeşçe yaşayabilecekleri bir dünya, içi boş bir temenni olarak kalmaya mahkûmdur.
Dünyayı iki kez büyük bir yıkıma götüren emperyalist paylaşım savaşlarının deneyimi ve güncel gelişmelerin aldığı boyut insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu olgu işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilen halkların birlikte ayağa kalkmasını, bu gerici savaşlara karşı “haklı ve onurlu savaşlarını” vermeleri ihtiyacını dayatıyor. Kapitalizm savaş demektir, barış ancak sosyalizm ile gelebilir. Bugün dünya işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin karşısında emperyalist-kapitalist barbarlığa boyun eğmek ile geleceğin eşit, özgür ve barış içinde yaşanılabilecek sosyalist dünyasını yaratmak ikilemi durmaktadır. İşçi sınıfı, emekçiler ve tüm ezilen hakların tercihi ikincisi için mücadele etmek olmalıdır.