Filistin’de çocuk, kadın, yaşlı demeden gerçekleşen insan kıyımına “dur” demenin yolu hamaset dışında hiçbir adım atmayanların seslerini kesip “işçilerin birliği halkların kardeşliği” mücadelesini büyütmekten geçmektedir. Filistin halkının uğruna büyük bedeller ödeyerek savaştığı özgür Filistin’e gerçek desteği ancak işçi ve emekçilerin birleşik, anti-emperyalist, anti-siyonist bir hatta yürüteceği mücadele verebilir.
Siyonist İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları devam ediyor. Gazze’de adeta bir soykırım yaşanıyor. Kuşkusuz İsrail’in tüm dünya kamuoyunun gözleri önünde böylesine pervasız saldırılar gerçekleştirebilmesinin gerisinde emperyalist güçlerden aldığı destek var. Batılı emperyalistler olabilecek en açık biçimde Siyonist rejimin katliamlarının arkasında duruyor, tüm desteklerini ortaya koyuyorlar. Başta Erdoğan olmak üzere saray rejiminin temsilcileri ise sözde İsrail karşıtı söylemlerde bulunuyorlar. Ama bu tutumları ibretlik bir ikiyüzlülükten başka bir anlam ifade etmiyor.
Saray rejiminin temsilcileri buldukları her fırsatta Filistin halkının hamisi pozları veriyorlar. Bunun en şaşalı örneği 28 Ekim’de gerçekleşen “Büyük Filistin Mitingi”nde yaşandı. Mitingde konuşan Erdoğan “Batı dünyası Gazze’deki çocuk, kadın, masum katliamını meşrulaştırmak için siyasetçisinden medyasına seferber oldu, İsrail açıkça savaş suçu işliyor.” dedi. Batı ülkelerini “Dün Ukrayna-Rusya savaşında katledilen siviller için timsah gözyaşları dökenler, bugün binlerce masum çocuğun ölümünü sessizce seyrediyor” diyerek eleştirdi. Ve İsrail’i savaş suçlusu ilan edeceklerini söyledi.
AKP iktidarı ve ortakları Filistin halkının haklı davasını değil, olsa olsa dinci-gerici bir örgütlenme olan Hamas’ı destekleyebilirler. Ama ideolojik yakınlıktan kaynaklanan bu desteğin sınırları onlar için baştan bellidir. AKP’nin dümeninde bulunduğu Türkiye kapitalizmi batı emperyalizmine, dolayısıyla Siyonizme göbekten bağlıdır. Türkiye sermaye sınıfı ve ona hizmette kusur etmeyen AKP’nin tüm çıkarları bu ilişkileri sürdürmekten geçmektedir. Dahası İsrail ile Türkiye arasındaki ticari ve askeri ilişkiler AKP döneminde en üst düzeye ulaşmıştır. Bu ilişkilerden de en çok AKP ve yandaşları nemalanmaktadır.
Somut hiçbir adım atamayacaklarını bildikleri halde o üst perdeden hamasi laflar elbette boşuna edilmiyor. Böylece Filistin’e karşı sorumluluk hisseden işçi ve emekçilerin karşısına hem “Filistin dostu büyük lider” havası ile çıkılıyor, hem de “Büyük Filistin Mitingi” gibi şovlar düzenlenerek işçi ve emekçilerin siyonist rejime ve emperyalizme olan öfkesinin içi boşaltılmaya çalışılıyor.
Filistin’de çocuk, kadın, yaşlı demeden gerçekleşen insan kıyımına “dur” demenin yolu hamaset dışında hiçbir adım atmayanların seslerini kesip “işçilerin birliği halkların kardeşliği” mücadelesini büyütmekten geçmektedir. Filistin halkının uğruna büyük bedeller ödeyerek savaştığı özgür Filistin’e gerçek desteği ancak işçi ve emekçilerin birleşik, anti-emperyalist, anti-siyonist bir hatta yürüteceği mücadele verebilir. İnsanlık dışı bu katliamı durdurmanın da, tüm Ortadoğu halklarına özgür bir gelecek sunmanın da yolu buradan geçmektedir
- * Siyonist İsrail saldırılarını kayıtsız koşulsuz durdurmalı, Filistin’deki işgal derhal sonlandırılmalıdır!
* Siyonist İsrail devletiyle askeri, siyasi, ekonomik, akademik vb. her türlü ilişki derhal kesilmelidir!
* Filistin direnişine her türlü destek ve dayanışma sunulmalıdır!
* Filistin halkının gıda, su, elektrik, tıbbi yardım başta olmak üzere tüm ihtiyaçları vakit kaybedilmeden karşılanmalıdır!
* NATO’dan çıkılmalı, tüm emperyalist üsler kapatılmalıdır!