Bu düzen işçileri yakıyor!

“Bu düzenin bizlere reva gördüğü bu! Adımız, sanımız, etnik kökenimiz farklı ama sonumuz ve yaşadıklarımız aynı. Bu barbarlığa geçit vermeyelim. Açlığı, sömürüyü, baskıyı kabul etmeyelim. Kapitalist düzenin çarkları arasında yitip gitmeye karşı direnelim.”

Zonguldak’ta bir ormanda yanmış bir ceset bulundu. Hemen ardından ölen kişinin Afganistan’dan göçmek zorunda kalarak madende çalışan Vezir Mohammad Naurtani olduğu ortaya çıktı. Buraya kadar olan bilgiler, ülkenin sıradanlaşan ölümlerine bir yenisinin eklenmesinden ibaretti. Ancak daha sonra anlaşıldı ki, Naurtani çalışırken ölmüş ve çalıştığı madenin kaçak olduğu ortaya çıkmasın diye maden sahipleri tarafından cesedi yakılmıştı. Kimi ifadelere göre ise madende baygın halde bulunmuş, bir arabanın bagajına konularak götürülmüş, sonra darp edilerek öldürülmüş ve yakılmıştı.

Kaçak maden güya 6 Kasım’da tespit edilmiş, TTK mühendisleri tarafından patlatılarak kullanılamaz hale getirilmişti. Ancak maden sahipleri başka bir giriş açarak madeni çalıştırmaya devam etmişler ve 10 Kasım’da bu olay yaşanmıştı. Göçmen bir işçiye uygulanan bu vahşetin ardından maden sahiplerinin de içinde olduğu üç kişi tutuklandı. Adliyede maden sahiplerinin yakınları, “Korkma, rahat ol” diye bağırıyorlardı.

Emperyalist barbarlığın gerici ve sefil çıkarlar uğruna harabeye çevirdiği bir ülkeden kaçmak zorunda kalan, geldiği ülkede ucuz işgücü olarak çalışan, emeğinin azgınca sömürüldüğü kaçak bir madende bu insanlık dışı kapitalist düzenin vahşetini yaşayan göçmen bir işçi… Geride bıraktığı eşi ve üç çocuğu… Afganistan’da insanlık dışı saldırılardan kaçarken, insanlık dışı kapitalist sömürü düzeninin içinde, yok sayılan ve yakılarak ortadan kaldırılabileceği düşünülen bir insan…

Korku filmi senaryosu değil bu yaşananlar. Bildiğimiz, gördüğümüz, yaşadığımız bir gerçek! İşçi ölümlerinin sıradanlaştığı, makinenin arasına sıkışan, fabrikada yaşanan patlamanın içinde kalan ya da madenlerde yerin dibine gömülen onlarca, yüzlerce işçi hâlâ hafızalarda. Her gün yenileri ekleniyor üstüne. Para için, kâr için, “daha fazla, daha fazla” diye yanıp tutuşan kapitalist patronların doymak bilmez iştahlarına kurban gitmenin “kader” diye yutturulmaya çalışıldığı bir düzen bu.

Açlığı ve sömürüyü dayatanlar işçinin canını hiçe sayıyor, benzin bidonlarıyla gerçeği yakabileceklerini düşünüyorlar. “Korkma, rahat ol” diye bağıran caninin yakını, nasıl olsa parası olanın cezalandırılmadığı bir düzende yaşadığımızı bildiği için, düzene güveniyor.

İşçi kardeşler! Bu düzenin bizlere reva gördüğü bu! Adımız, sanımız, etnik kökenimiz farklı ama sonumuz ve yaşadıklarımız aynı. Bu barbarlığa geçit vermeyelim. Açlığı, sömürüyü, baskıyı kabul etmeyelim. Kapitalist düzenin çarkları arasında yitip gitmeye karşı direnelim. Bu insanlık düşmanı düzeni tarihin çöplüğüne göndermek için ayağa kalkalım.