Bu çürümüş, emek sömürüsü üzerine kurulu insana düşman düzen bizlere yeni Polatlar yaratmaya devam edecektir. Milyonlar sefalet içinde yaşarken bir avuç azınlığın sefahat sürdüğü bu düzen değişmeden ne baskı ve sömürünün ne de bir avuç haramzadenin yaşadığı sefahatın sonu gelmeyecektir.
Bakmayın anlatılan hikayelere, kapitalizmde kimse çalışarak zengin olmaz. Eğer zenginlik ana-baba yadigarı değilse bunun başkalarını sömürmek, onların sırtından para kazanmak dışında bir yolu yoktur. Ama bir de sistem kısa yoldan zengin olma nimetleri sunar insanlara. Şans oyunları, borsalar, şimdi yeniden moda olan hisse senetleri, sanal paralar vb.
Dilan ve Engin Polat çifti görünürde medya fenomenliği ve güzellik merkezi patronları olma sıfatıyla lüks ve şatafat içinde yaşıyordu. Sonra anlaşıldı ki insanların gözüne gözüne sokulan bu lüks ve şatafatın kaynağı başta yasa dışı bahis olmak üzere illegal yollardan kazanılan paralar. Çiftin gözaltına alınmasından sonra adeta çürümüş düzenin bütün pislikleri bu iki insandan kaynaklanıyormuş gibi bir hava oluşturuldu medya tarafından.
Oysa ki bugün bizlerin yoksulluğunun suçlusu olarak karşımıza çıkartılan Polat çifti kapitalizmin çarklarının küçük bir dişlisi sadece. Emek sömürüsü, emek hırsızlığı üzerine kurulu kapitalizm kolay yoldan zengin olmanın, köşeyi dönmenin, milyonların sırtından geçinmenin hak görüldüğü bir düzendir.
Bu düzen, her türlü kirli ilişkinin, çalışmadan zengin olmanın yollarını meşrulaştırır.
Polat çiftinin zenginleşmesi tam da kapitalizmin gerçeğine uygundur. Bu zenginleşme o kadar arsızca gözümüze sokulmaktadır ki, tepki çekmektedir. Ancak tepki çeken sonradan görme halleridir, bunu gözümüze sokmalarıdır. Gizlenen gerçek ise pek saygın iş insanı görüntüsünde olan kapitalist patronların yaptıklarının en az Polat çifti kadar gayrimeşru olduğudur.
Bizler tam da bunu sorgulamalıyız. Bu çürümüş, emek sömürüsü üzerine kurulu insana düşman düzen bizlere yeni Polatlar yaratmaya devam edecektir. Milyonlar sefalet içinde yaşarken bir avuç azınlığın sefahat sürdüğü bu düzen değişmeden ne baskı ve sömürünün ne de bir avuç haramzadenin yaşadığı sefahatın sonu gelmeyecektir.