Ekonomi gemisi su almaya devam ediyor

İşçi ve emekçilerin rahat bir nefes alabilmeleri için sermaye sınıfını ve kendilerini kurtarmaktan başka bir derdi olmayan bu sahtekarların karşısına kendi talepleriyle dikilmelerinden başka bir yol yok.

Ekonominin gidişatına ilişkin tartışmalar devam ederken 2024 bütçe maratonu da başladı. Ekonomi Bakanı Şimşek’e göre Türkiye’nin kredi risk priminin 700 baz puandan 400 baz puan seviyesine düşmesi yatırımcı güveninin geri gelmesinin işareti. Ne var ki sermayenin iştahını kabartan bu gelişmelerin işçi ve emekçiler için ortaya çıkardığı sonuç hiç de iç açıcı değil. Bireysel kredi kartı borçları geçtiğimiz hafta 1 trilyon 4 milyar TL olarak açıklandı. Bu, kredi kartı borçlarının geçtiğimiz yıla göre yüzde 170’in üzerinde arttığını gösteriyor. Yani ekonomiyi kurtarmak için iş başına getirilen Şimşek’in ekonominin dümenini almasından bu yana işçi ve emekçiler daha da borçlanarak nefes almaya çalışıyorlar.

Meclis komisyonlarında görüşülmeye başlanan 2024 bütçesi ise bu tablonun daha da ağırlaşarak devam edeceğine işaret ediyor. Bütçe taslağına göre, gelirlerin 8 trilyon 437 milyar TL, giderlerin ise 11 trilyon 89 milyar TL olması öngörülüyor. Yani 2,5 trilyonu aşan bir bütçe açığı tahmin ediliyor. Bu açık bir kez daha borçlanarak telafi edilmeye çalışılacak. Yani AKP şefinin ahkam kesmeyi çok sevdiği faiz lobisinden borç dilenilecek ve faiz ödemeleri tırmanmaya devam edecek. Mevcut haliyle bile 2024 yılı tahmini bütçesinde 1,25 trilyonun üzerinde faiz ödemesi yapılacağı ifade ediliyor. Yani yeni borçlanmalar olmadan bile bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 10’u faiz lobisine transfer ediliyor. Açıktır ki bu kaynaklar bir kez daha işçi ve emekçilerden kesilen vergilerle finanse edilecek.

Bütçe taslağına göre KDV gelirlerinin 2,4 trilyon TL’nin üzerinde olması bekleniyor. ÖTV gelirlerinin ise 1,4 trilyon TL’nin üzerinde gerçekleşmesi öngörülüyor. Bu, mevcut bütçenin yaklaşık yarısının işçi ve emekçilerden gasp edilen dolaylı vergilerle finanse edilmesinin hedeflendiğini gösteriyor. Dolaysız vergilerde ise ücretli çalışanlardan kesilecek gelir vergisi 1 trilyon 188 milyar TL civarında hesaplanıyor. Kurumlar vergisi ise 1 trilyon 275 milyar TL civarında bekleniyor. Yani doğrudan vergilerde de yükün yarısı ücretlilerin sırtına yükleniyor.

Bütçe giderlerinde ise işçi ve emekçilerin çıkarına herhangi bir tercih olmadığı gibi sermayeye kaynak aktarımı yoğunlaşarak devam edecek.

Bütçe hedefleri dışında Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program üzerinden kıdem tazminatının gaspı başta olmak bir dizi saldırı planının devrede olduğunu biliyoruz. Yine Ekonomi Bakanı Şimşek’in söylemlerine bakılırsa, enflasyonu tetikleyen ücret artışlarını da hedefledikleri enflasyon oranına göre gerçekleştirme niyetindeler. 2024 yılı resmi enflasyon tahmininin yüzde 36 olduğunu düşünürsek, boğazımızdaki kemeri daha da sıkacakları görülüyor.

Bu tabloya bir de resmi rakamlarla bile işsizliğin 2024 yılında yüzde 10’un üzerine çıkacağı öngörüsünü eklemek gerekiyor.

Rakamlar en can yakıcı haliyle ortadayken, ekonomi bakanı çıkıp ekonominin rayına girmeye başladığını, enflasyonun 2026 yılında tek haneye düşeceğini iddia edebiliyor.

Elbette yıllardır işçi ve emekçileri yalanlarla kandırmaya, göz boyamaya kendilerini alıştırdılar. Ama gemi su almaya devam ediyor ve hiçbir yalan artık bu gerçeği gizlemeye yetmiyor.

İşçi ve emekçilerin rahat bir nefes alabilmeleri için sermaye sınıfını ve kendilerini kurtarmaktan başka bir derdi olmayan bu sahtekarların karşısına kendi talepleriyle dikilmelerinden başka bir yol yok.