2024 bütçesi: Kırıntılardan başka kaybedecek bir şeyimiz kalmadı

“2024 bütçesi açıklandığı haliyle, bir taraftan işçi ve emekçilere yani toplumun geniş kesimlerine yoksuluk ve sefaleti dayatırken, öte yandan da bu yozlaşmış soygun düzenine karşı artık birlik ve mücadeleden başka bir şeyin kalmadığını gösteriyor.”

Yeni kabineye bizzat Erdoğan tarafından, “kurtarıcı” olarak getirilen Mehmet Şimşek daha ayağının tozuyla sınıfa yönelik yapacağı saldırıları, kendinden emin ve yüksek bir sesle dillendirmeye başlamıştı.

Ekonomik krizin her geçen gün ağırlaştığı, enflasyonun tırmandığı, alım gücünün düştüğü bir dönemden geçiyoruz. Milyonlarca emekçi açlık sınırında bir asgari ücretle çalışmak zorunda bırakılıyor. Eğitim-sağlık gibi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor. Tüm bunlara çözüm olarak iktidarın yeni önerisi faizleri artırmak, buna karşın emekçilerin alım gücünü düşürecek uygulamaları hayata geçirmek oldu. Böylece krizin faturasını toplumun geniş kesimlerine yayarak bir kez daha işçi-emekçilere açlık ve sefalet dayatıldı.

Bir tarafta sermaye sınıfı diğer tarafta ise bürokratlaşmış işçi düşmanı patron sendikaları, tam bu günlerde asgari ücret tespiti için toplandılar. Tabii buradan çıkacak sonucun emekçileri mutlu etmesi mümkün olmayacaktır. Çünkü sermayenin demir yumruğu olan Erdoğan, asgari ücret zammı hakkındaki yorumunu “İşvereni yormayacak, istihdama zarar vermeyecek” şeklinde gerekçelendirmişti. İşvereni yormamaktan kasıt, son zamanlarda dillerine pelesenk ettikleri “işçi maliyetleri” olduğu da aşikar.

Erdoğan tarafından, “işvereni yormayacak olan” asgari ücret tartışmaları sürerken, bütçe tasarısı da nihayet meclise sunuldu. Çarşambanın gelişi perşembeden bellidir derler. Tayyip Erdoğan’ın dümenini tuttuğu faşist AKP-MHP ittifakının meclise sunduğu 2024 yılı bütçesi, ekonomik, sosyal ve siyasi krizin faturasının emekçilerin sırtına yükleneceğinin açık bir itirafıdır. Bütçede dillendirilen “gelir dağılımı ve vergide eşitlik” vurgusu tabii ki gerçeği yansıtmıyor. Gerçek, vergi yükünün tabana yaymak adına iyice emekçilerin sırtına yıkılması, kapitalistler için milyonlarca dolar vergi affıdır.

Böyle bir sistemde hazinenin en büyük gelir kalemini geniş emekçi yığınlarından alınan vergiler oluşturuyor. Bütçe tasarısında bu yıl için KDV geliri 2 trilyon 498 milyar lira. ÖTV geliri ise 1 trilyon 404 milyar lira olarak hedeflenmiş. Bu da toplam bütçe gelirlerinin yüzde 57’sini oluşturmaktadır, tabii dolaylı vergiler hariç. Bu rakam ülke bütçesinin yarısından fazlasına denk düşmektedir. Fakat tersinden bütçeden en az pay alan kesimi yine emekçiler oluşturuyor.

Öte yandan toplumun geniş kesimlerinden toplanan vergilerle oluşturulan bütçenin kaymağı, kapitalistlere altın tepside teşvik ve vergi aflarıyla sunuluyor. Böylece vergiyi tabana yaymanın kapitalistlere getirisi de bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. 2024 bütçesi açıklandığı haliyle, bir taraftan işçi ve emekçilere yani toplumun geniş kesimlerine yoksulluk ve sefaleti dayatırken, öte yandan da bu yozlaşmış soygun düzenine karşı artık birlik ve mücadeleden başka bir şeyin kalmadığını gösteriyor.