“Talepleri seçim süreçlerine sıkıştırılamayacak kadar önem kazanan emeklilerin mücadelesi her türlü baskı ve manipülasyona rağmen yükseliyor. Emeklilik hakkı her işçi ve emekçinin kazanılmış hakkıdır. Pazarlık konusu değildir. Emekliler sadaka değil, emeğinin karşılığını istiyor. İnsanca yaşamak istiyor.”
Seçim sürecinin en çok konuşulan, düzen partilerinin her kademeden temsilcisinin taleplerini istismar ettiği kesimlerin başında emekliler geliyordu.
Saray rejimi seçim dönemi boyunca her gün bir müjde balonu uçurdu. Özellikle iktidar yanlısı medyada “Emekliye müjde” haberlerinden geçilmedi. AKP iktidarı önce bankalar tarafından ödenen promosyonları “müjde” olarak duyurma yüzsüzlüğünü gösterdi. Sonra da açlıkla boğuşan emeklilerin “yaşam kalitesini artırmak” için indirimli sinema, gezi vb. imkanlar sunacaklarını açıkladılar. “Bayram müjdesi” söylentileri de boşa çıktı. Kuş kadar bayram ikramiyesini reva gördüler emeklilere.
Sefalet düzeyinde ücretlere mahkûm edilen emeklilerle alay edercesine 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etseler de mızrak çuvala sığmıyor. Yalan haberlere, emeklileri “oy deposu” olarak gören politikalara tepki yükselince, mücadele eden emekliler ve temsilcilerine yönelik bilinen tehditler devreye giriyor.
Yaşama hakkı dahi elinden alınmak istenen emekliler adeta ölüme terk ediliyor. AKP iktidarı, emekli ücretlerini de içeren sosyal güvenlik harcamalarını devletin sırtında bir “yük”, bir “açık” olarak görüyor. Emeklilik hakkı, kazanılmış hak olmaktan çıkarılıp devlet tarafından verilen bir lütuf algısı yaratılmak isteniyor. Bütçede emekliye para olmadığını iddia edenler, kendilerine gelince zam yapıyor, her fırsatta sermayeye yeni teşvik paketleri açıklıyorlar. Ortada bütçe yetersizliği değil, kaynakların kimin için harcandığı sorunu var. İşçiye ve emekliye verilmeyen para, söz konusu sermaye sınıfı olunca oluk oluk akıtılıyor.
Emekli olmak için yıllarca çalışıyorsun, üretiyorsun, sigorta primi ve vergi ödüyorsun. Öyle ki, emeklilik prim koşulu olan sigorta prim gün sayısını iki defa sağlayacak bir çalışma hayatın oluyor. Sermayeye ve devlete bu da yetmiyor, bu defa da yaş bekliyorsun. Yine de yaşayabilmişsen, ölümle eş anlamlı bir emekliliğe kavuşuyorsun.
Emekli maaşları günün koşullarında bir dairenin kirasına dahi yetmeyecek düzeydedir. Milyonlarca emekli asgari ihtiyaçlarını karşılamak için tekrar çalışma hayatına dönüyor. Yaşı, kafa veya kol gücündeki zayıflıklar vb. gerekçe gösterilerek, düşük ücretlere ve güvencesiz kölelik koşullarına boyun eğmesi isteniyor. Nasıl olsa karşılarındaki artık “çift maaşlı” çalışan bir emeklidir!
Talepleri seçim süreçlerine sıkıştırılamayacak kadar önem kazanan emeklilerin mücadelesi her türlü baskı ve manipülasyona rağmen yükseliyor. Emeklilik hakkı her işçi ve emekçinin kazanılmış hakkıdır. Pazarlık konusu değildir. Emekliler sadaka değil, emeğinin karşılığını istiyor. İnsanca yaşamak istiyor. Her işçi ve emekçinin çalışma hayatının bir gün sona ereceği, yarının emeklisi olacağı düşünüldüğünde, emeklilik hakkına ve emeklilerin mücadelesine sahip çıkmak her kuşaktan işçi ve emekçinin de görevidir.