“Mücadelemizi sürdüreceğiz, cezayı ödemeyeceğiz!”

Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısı ile karşı karşıya kalmışlardı. Sermaye, iktidar ve sendika bürokrasisinin el ele vererek her türlü saldırıyı devreye sokmasına rağmen işçiler 80 gün boyunca kararlılıkla direndiler. Geçtiğimiz günlerde direnişe yeni bir saldırı daha gerçekleşti. BİRTEK-SEN’e işçileri Öz İplik-İş’ten zorla istifa ettirdiği iddiasıyla 1,5 milyon TL’lik idari para cezası kesildi. BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’le süreç üzerine konuştuk…

BİRTEK-SEN üyesi Özak tekstil işçileri 80 gün süren direniş boyunca Özak patronunun yanı sıra devletin tüm kurumlarını karşılarında buldular. Son olarak Çalışma Bakanlığı skandal bir cezaya imza atarak BİRTEK-SEN’e 1,5 milyon TL’lik idari para cezası kesti. Bu cezayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bakanlığın daha önce uygulanmamış, hiçbir sendikaya verilmemiş bir maddeye dayanarak idari para cezası vermesi BİRTEK-SEN’in ve Özak işçilerinin direnişinin bütün olarak iktidara, sermaye düzenine karşı bir tehdit olarak algılandığını gösteriyor. Bu ceza da bundan dolayı sendikayı cezalandırma girişiminin bir devamı olarak karşımıza çıktı diyebiliriz. Bunun birkaç sebebi var. Bir tanesi şu; bildiğiniz gibi Urfa ve Urfa’nın da dışında bölge illerde son yıllarda tekstil iş kolu başta olmak üzere çok ciddi devlet destekli yatırımlar var. Özellikle tekstil iş kolunda hükümetin hedeflediği ihracata dayalı büyüme modelinin bir parçası olarak ucuz emek rejimine dayalı kölelik düzeni kurulmak isteniyor. Buna daha önce Çinleştirme diyorlardı ama Çin’deki koşullar buraya göre çok daha konforlu kaldığı için şimdi artık Bangladeş olarak tanımlamak mümkün. Yani aslında iktidar ve sermaye güçleri bölgeyi Türkiye’nin Bangladeş’i yapmak istiyorlar.

İkinci unsur ise işçilerin sendikal örgütlenmesine izin vermemek. Bunu sadece sendikalaşmaya engel olarak yapmıyorlar. Asıl olarak iş kolundaki bürokratik sendikalar aracılığıyla yapıyorlar. İşçilerin gerçek anlamda mücadeleci bir sendika çatısı altında örgütlenmesinin önüne geçmek için payanda olarak kullandıkları sarı sendikalar da bu projenin önemli dayanaklarından biri. Başta Teksif ve Öz İplik-İş gibi sendikalar olmak üzere bölgede bu düzeni tehlikeye atacak, işçilerin inisiyatifini ve mücadelesini açığa çıkaracak gerçek bir sendikalaşmanın önünü kesmek için yandaş sendikaları teşvik ediyorlar. O yüzden BİRTEK-SEN’in yaptıkları sarı sendikacılık düzenini de tehlikeye atan, tehdit eden bir direnişti.

Özak direnişi bütün bölgede ve bütün Türkiye’de etki yaratan bir direnişti. Tehlikenin önüne geçmek hem Özak işçilerini hem de onların örgütlendiği BİRTEK-SEN’i cezalandırmak için saldırılar devam ediyor. Direniş boyunca yasaklar, zulüm yetmedi. Şimdi de Çalışma Bakanlığı eliyle sendikamıza bu ceza verildi. Bu “Eğer böyle yaparsanız, bölgenin Bangladeşleşmesine ve kölelik düzenine itiraz ederseniz, buna boyun eğmezseniz ve bu düzeni garanti altına almak için kurduğumuz sarı sendika düzeninin dışına çıkarsanız hele bir de BİRTEK-SEN gibi mücadeleci bir sendikada örgütlenmeyi seçerseniz sizi böyle cezalandırırız” diyen bir ceza aslında. Biz bunun farkındayız.

Skandalın bir diğer boyutu da işbirlikçi sendika Öz İplik-İş’ten istifa etmeyen işçilerin mağdur oldukları iddia edilerek, bu işçilerin sayısına göre ceza miktarı hesaplanması. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim işçileri zorla Öz İplik-İş’ten istifa ettirerek sendikamıza üye yaptığımız iddia ediliyor, ceza da buradan kesiliyor. Ancak bu baskıyı ve tehdidi hangi yolla, nasıl yaptığımıza dair raporda tek bir dayanak yok. Birincisi bu. Bir sendikanın işçiler üzerinde böyle bir baskı yapabilmesi ancak iki yolla mümkündür. Bunlardan biri şiddet yoludur. İşçilerin can güvenliğini tehdit edecek şiddet ve benzeri yöntemlerle bunu yapabilirsiniz ki buna dair hiçbir delil, iddia, suç duyurusu yok. Geriye tek bir şey kalıyor. Bir sendika işçileri ancak işiyle tehdit edebilir, işten attırmak, pozisyonunun değişmesi, sürgün, mobbing vb. Bunları da sendika yapamaz. Bunu ancak patronla işbirliği yaparak patrona yaptırabilir. Yani bu durumda bu raporu yazan müfettişler BİRTEK-SEN’in patronla işbirliği yaptığını düşünüyor olmalılar. Böyle düşünmediklerini biliyoruz ama böyle bir cezanın verilmesinin mantığı budur. Diyelim ki böyle olsa bile bu cezanın patrona verilmesi gerekmez mi? Bir kere bu yönüyle bir skandal.

İkincisi, asıl bütün dünyanın gözleri önünde üyeleri istifaya zorlanan, baskı ve mobbingle yandaş sendikaya üye yapılmaya zorlanan ve 400 üyesi bu sebeple işten atılan sendika BİRTEK-SEN. Bu durum ortadayken Öz İplik-İş’i mağdur gösterip, asıl mağdur olan BİRTEK-SEN’i ve üyelerini suçlu olarak göstermek herhalde dünyanın hiçbir yerinde yapılabilecek pervasızlık değildir. Bu da başka bir skandal. Bu aklı Öz İplik-İş’den aldıklarını düşünüyoruz. Bir istifa baskısı varsa bu durumda mağdur olan işçilerin istifa etmiş işçiler olması lazım. Ya da en azından istifa eden işçilerin de mağdur sayılması lazım ama böyle bir şey yok. Bunu yapmamalarının sebebi şu; istifa eden işçiler üzerinden hesaplama yapsalar onların beyanına da başvurmak zorunda kalacaklar ya da itiraz sürecinde bu mahkemede gündeme gelecek. Bu sebeple kendilerini sağlama almak için istifa etmeyen işçileri mağdur saymışlar.

Bu saldırı Özak Tekstil işçilerinin direnişi ve BİRTEK-SEN şahsında işçi sınıfının mücadele eden tüm kesimlerine kesilmiştir. Bu saldırıya nasıl yanıt vermek gerekiyor?

Bizim işin hukuki boyutuyla ilgili bir hazırlığımız var. Bu saldırıyı püskürtmek için hem hukuki hem fiili-demokratik boyutuyla mücadelemizi sürdüreceğiz, cezayı ödemeyeceğiz. Bu konuda kesin kararlıyız. Çünkü bu saldırının hiçbir hukuki dayanağı yok.

Bu ceza işçi sınıfının sendikal örgütlenme hakkını ortadan kaldırmaya yönelik bir saldırıdır. Bu saldırı püskürtülmezse, bunu dert eden bütün sendikaların, mücadeleci güçlerin gündemi olmazsa bugün BİRTEK-SEN’in başına gelen yarın normal hale gelecek. Bu saldırı, iktidar yandaşı olmayan, sararmayan bütün sendikalara dönük hayata geçirilecektir. Bu sebeple tüm mücadeleci sendikalara birlikte mücadele etme çağrısı yapıyoruz.