“Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan…” Biz vatan hainliği yapmaya devam edeceğiz…
Düzen siyasetçileri çeşitli maskeler altında karşımıza çıkıyorlar. Vatanseverlik, milliyetçilik, dincilik, laiklik gibi değişik maskeleri işlerine geldiğinde takıp, gelmediğinde çıkarıyorlar. Bu maskeler toplumda gündem olan konularda kendi sınıfsal çıkarlarını saklamalarını sağlıyor. Bir yandan halkın duygularını, üzüntülerini, öfkelerini istismar ederken öte yandan kendi gemilerini yürütüyorlar.
Son dönemin öne çıkan konusu Filistin halkının haklı davası. Birçok siyasetçi iş lafa gelince mangalda kül bırakmıyor. Sahte gözyaşları ile bizleri Filistin davası için gerekirse ölebileceklerine ikna etmeye çalışıyor. Bunun son örneği MHP milletvekili Hilmi Durgun. Sosyal medya paylaşımlarında Gazze için “Yola revan olmazsam namerdim” diyen Durgun’un İsrail’in dev tarım şirketi Haifa’nın Türkiye ayağı Agrosel firmasının sahibi olduğu ortaya çıktı. Filistin halkına yönelik imha savaşını timsah gözyaşları ile karşılayan “milli ve yerli” vekilimiz, gerçekler ortaya çıkınca gene milliyetçilik silahına başvurdu. Konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “Türk tarımının gelişimi ve Türk çiftçisinin dünya kalite standartlarını yakalayabilmesi için ihtiyaç duyduğu her türlü teknoloji, gübre, ilaç, tarım makinaları vb. ihtiyaçlarının karşılanması milli bir görevdir” dedi. Bu arsız takımı için “milli görev”in kendi cüzdanlarını doldurmak olduğu tüm çıplaklığıyla bir kez daha açığa çıktı.
MHP milletvekili ve onun gibileri “Filistin dostu” maskesiyle aramızda dolaşıyor ve nutuklar atıyorlar. Cumhur ittifakının son seçim hüsranı sonrası aldığı İsrail ile ticareti kısıtlama kararı ile gerçekleri kendi açıklamalarından öğreniyoruz. Türkiye’nin İsrail’e ihracat tutarı 2 milyar dolar seviyesinde. İsrail’e uçak benzini, jet yakıtı, çimento, plastik, boya, yağ ve gıda ürünleri vb., “Öyle bir ticaret yok, bunlar Türkiye düşmanlarının uydurması” dedikleri dönemde satılmış. “Büyük Filistin yürüyüşü” ile pankart başına geçenler meğerse İsrail ile ticarette birinci sıraya yerleşmeye çalışıyorlarmış.
Yalanlar eşliğinde bir katliamın ortaklığını yapıyorlar. Çobanla birlikte yatıp, kurt ile lokma bölüşenler bunlar! Bunlar “vatansever”, bizler ise “vatan haini”yiz, öyle mi? Nazım Hikmet’in şu muhteşem şiiri geliyor akla:
“Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan…” Biz vatan hainliği yapmaya devam edeceğiz…