Bir cinayetin anatomisi…

“… Bu ülkenin tarihi faili aslen belli “faili meçhul” cinayetlerle doludur. Hepsinde aynı hukuk skandalları, örtbaslar, delil karartmalar yaşanır. Sinan Ateş cinayetinin farkı bu sefer kalemi kırılanın hep namluyu tutmaya alışık olan taraftan olmasıdır. Yaşanılan şaşkınlığın sebebi de budur.”

Sermayenin kendine göre bir hukuku var kendi çıkarlarına bekçilik yapan. Ama yetmez ona. O yüzden kirli işler için kullanılan çeteler, gizli örgütlenmeler bu düzenin ayrılmaz bir parçası olmuştur her zaman. Bu ağlarda yer alanlar sermaye tarafından beslenir. İş gördüğü sürece sırtı sıvazlanır, önü açılır, devletin tüm olanakları sağlanır, kapılar açılır, “hatıra resimleri” çekilir. İş bitince ya da çıkarlar farklılaşınca ise kalemleri kırılır. Aslında sömürü düzenine ya da kurulan kirli ilişki ağlarına bir itirazı olmasa da sözden çıkana tahammül yoktur bu işleyişte. Hele hele o kirli ilişki ağını yönetmeye aday biri veya birileri ise söz konusu olan.

Sinan Ateş Ankara’nın en işlek, her tarafının kamerayla donatıldığı caddelerinden birinde öldürüldü. Sermayenin en kullanışlı saldırı örgütlerinden olan Ülkü Ocakları’nın eski genel başkanıydı. Tartışmalara bakılırsa sebebi halen tam bilinmeyen nedenlerle MHP yönetimiyle ters düşmüştü.

Cinayetin üzerinden bir buçuk yıla yakın süre geçmesine rağmen halen cinayet aydınlatılamıyor. Adeta göstermelik bir yargılama sürecine dönüştürülen davada çok sayıda tutuklu var. Olayın nasıl gerçekleştiği, tetiği kimin çektiği belli ama işin kim tarafından neden organize edildiği belirsizliğini koruyor. Gazetecilerin plakasına kadar yayınladıkları tetikçilerin kullandığı araba iddianamede sadece marka ismiyle geçiyor. Öldürüleceğine dair önceden bilgisinin olduğuna dair mesajlar orta yerde duruyor. Gözaltına alınan mafya-çete üyelerinin sermaye-devlet-siyasi partilerle olan ilişkileri biliniyor. Cinayet için sağlanan para, silah, araç, lojistik gibi tüm kaynaklar işin ucunun nerelere kadar uzandığını gösteriyor. İpin ucunu tutan olası failler özel bir çaba ile korunuyor.

Uzunca bir süre üç maymunu oynayan savcılığın “gelişigüzel” hazırladığı iddianame kabul edildi. Yakında mahkeme başlayacak. Ama çıkacak sonucu hukuk değil siyasi çıkar ilişkilerinin hangi yönde gelişeceği belirleyecek. Sinan Ateş’in kız kardeşi Selma Ateş, “Ben ve kardeşim ve tüm ailem bu davaya hayatımızı verdik, bedel ödedik. Bizim gibi tüm kökeni ülkücü olan bir aileye bile bunu yapanlar, normal insana neler yapmaz?” diyor.

Evet size bunu yapanlar başkalarına neler yapmaz? Neler yapmadı ki… Bu ülkenin tarihi faili aslen belli “faili meçhul” cinayetlerle doludur. Hepsinde aynı hukuk skandalları, örtbaslar, delil karartmalar yaşanır. Sinan Ateş cinayetinin farkı bu sefer kalemi kırılanın hep namluyu tutmaya alışık olan taraftan olmasıdır. Yaşanılan şaşkınlığın sebebi de budur.