Emeklilik hayaldi, kâbus oldu!

“Yıllarca çalıştık, didindik, emek verdik. Emeklerimizin karşılığı olarak emeklilik kabusunu yaşatmalarına “Dur!” diyelim. Yoksulluk sınırının üzerinde, insanca yaşamaya yeten ücret talebi altında birleşelim.”

Bir zamanlar herkesin hayaliydi emekli olup keyif sürmek, tazminatıyla ev ve araba almak hatta bir sahil kasabasında hayatın tadını çıkarmak. Önce mezarda emeklilik yasasını çıkarttılar, emekli olmak hayal oldu, şimdi de emeklileri ölmeden mezara koydular hayalleri kabusa çevirdiler.

 Yıllarca asgari ücretle ya da biraz üstünde çalışıp emekli olmayı başarabilenler 10 bin liralık emekli aylığıyla açlığa mahkûm bırakılıyor. Milyonlarca emekli çalışmak zorunda kalıyor. AKP hükümeti kendinden öncekiler gibi emeklileri de sermaye devleti bütçesinin sırtında bir kambur olarak görüyor. Emeklilik hayallerini kabusa çeviriyor.

20 yıllık süreçte yasal düzenlemelerle adım adım düşürülen emekli aylıklarının bugün geldiği nokta ortadadır. 2003 yılında en düşük emekli aylığıyla 10 çeyrek altın alınıyorken bugün 2,5 çeyrek altın ancak alınmaktadır. Özellikle 2015 yılından beri de asgari ücretin altına düşen ücretleri ile emekliler bugün sefaletin en katmerlisini yaşamaktadırlar.

Emeklilerin yaşadıklarını anlatmaya gerek yok. Yapılması gerekeni ortaya koymak, talepler belirlemek, adım atmak gerekiyor.

EYT’de olduğu gibi bugün emeklilerin mücadelesi de düzen sınırları içinde ve gerçek çözümden uzak tutulmaya çalışılıyor. CHP’nin düzenlediği mitinglerle düzen siyasetine dolgu malzemesi yapılmaya çalışılıyor. Unutmayalım ki bizleri seçim dönemlerinde hatırlayanlardan, sermaye düzeninin dümenine geçmek için AKP ile yarışanlardan medet umamayız.

Seçim dönemlerinde hatırlanan, sermaye partilerinin propaganda malzemesine dönüştürülen emekliler mücadelelerini sınıf mücadelesiyle birleştirmesini bilmelidir.

Bu mücadele sadece emeklilerin mücadelesi olarak da ele alınamaz. İşçi sınıfının emeğine ve geleceğine sahip çıkma mücadelesinin bir parçasıdır. Her birimiz bu gözle yaklaşmalı, harekete geçmeliyiz.

Sınıf mücadelesinin her alanında olduğu gibi burada da örgütlü kesimlere, sendikalarımıza büyük görev düşüyor. Ancak hava boşaltma eylemlerinden ve CHP’nin değirmenine su taşımaktan vazgeçilmelidir. Sınıfın bağımsız, ortak mücadele zeminleri yaratılmalı, toplumdaki öfke mücadeleye kanalize edilmelidir.

Yıllarca çalıştık, didindik, emek verdik. Emeklerimizin karşılığı olarak emeklilik kabusunu yaşatmalarına “Dur!” diyelim. Yoksulluk sınırının üzerinde, insanca yaşamaya yeten ücret talebi altında birleşelim.