Küçük reisin neyi eksik?

“Sömürü düzeninin dümenine geçmeye niyetli herkes oyunu kurallarına göre oynar. Bakmayın bu gezi vesilesiyle kim kamu kaynaklarını daha çok yağmalıyor-yağmalatıyor diye birbirlerine girmelerine. Burjuva siyasette hepsi birbirine benzer her yol Roma’ya çıkmasa da siyasetçi için kamu kaynakları her zaman peşkeş çekilecek bir arpalıktır.”

Ekrem İmamoğlu’nun yanına aldığı gazetecilerle gerçekleştirdiği Roma gezisi epey tartışmaya yol açmış görünüyor. Oysa bu ülkede gazetecileri şu veya bu bahaneyle yurt dışı seyahatlerine götürmek, gezdirip doyurmak, bu sırada onların kulağına bazı özel kulisler fısıldamak ülke siyasetinin bir geleneğidir. Gözünü Cumhur reisliğine dikmiş olan İmamoğlu’nun bunu yapmasından doğal ne olabilir ki? Sonuçta o da çok iyi biliyor ki dümenine geçmek için her şeyi yapmaya hazır olduğu bu sömürü ve baskı düzeninin en büyük dayanaklarından biri medyadır.

Yoksulluğun böylesine yaygınlaştığı, milyonlarca işçi ve emekçinin açlık sınırının altında bir ücretle yaşam mücadelesi verdiği bir ortamda milyonlarca lira harcayıp uçuk fiyatlardaki restoranlarda yemek yenmesi, lüks bir otelde kalınması elbette tepki topladı. Durumu değerlendirmek için topa giren Erdoğan “Milletin cebinden basın mensuplarına Roma turu yaptırmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Bu konuda atanmış veya seçilmiş fark etmeksizin tüm makam sahipleri daha hassas davranmalı, kamu malına özen göstermelidir” dedi. Böylece halka “tasarruf tedbirleri” adı altında kemer sıkma dayatılırken kendi lüksünden zerre kadar taviz vermeyen büyük reis, yerine göz koyan İmamoğlu’nu bir güzel haşlamış oldu.

Kamu kaynaklarının sermaye tarafından azgınca yağmalandığı bir ülkede 15-20 milyona mal olduğu söylenen bir gezi elbette devede kulaktır. Burada sorun kendi başına ne gezi için ne harcandığı ne de kafilenin kimlerden oluştuğudur. Esas mesele işçi ve emekçilerin sorunlarının çözümünde umut olarak pazarlanan kişilerin bazı konularda ne kadar da birbirine benzediğidir. Bu benzeşmeyi sağlayan ise kişisel özelliklerden çok bu soygun ve sömürü düzeninde siyaset yapmanın yazılı olmayan kurallarıdır.

Sömürü düzeninin dümenine geçmeye niyetli herkes oyunu kurallarına göre oynar. Bakmayın bu gezi vesilesiyle kim kamu kaynaklarını daha çok yağmalıyor-yağmalatıyor diye birbirlerine girmelerine. Burjuva siyasette hepsi birbirine benzer her yol Roma’ya çıkmasa da siyasetçi için kamu kaynakları her zaman peşkeş çekilecek bir arpalıktır.