Öğretmenler sizin köleniz değil!

Eğitim emekçileri ÖMK’ya karşı günlerdir direnişte. Zira hakları ve gelecekleri tehdit altında. Ancak bu yasa sadece öğretmenlerin değil, biz işçi ve emekçilerin de sorunu. Zira piyasacı ve gerici eğitimle kıskaca alınmak istenen işçi ve emekçilerin çocukları…

Eğitim emekçileri günlerdir Öğretmenlik Meslek Kanunu’na (ÖMK) karşı eylemdeler. Gazetemiz yayına girdiği sırada TBMM Genel Kurulu’nda yasanın 26 maddesi onaylanmasına rağmen eğitim emekçileri bu yasayı kabul etmeyeceklerini ve sonuna kadar direneceklerini söylüyorlar.

Çünkü, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na göre öğretmen olmak için üniversiteyi bitirmek yetmiyor. Yeni kurulacak Milli Eğitim Akademisi’nde eğitim görmeye devam edeceksin, bu sürede asgari ücretin altında bir ücretle geçinmeye çalışacaksın. Bakanlık görevlileri ve müfettişlerin onayından geçersen 3 yıl sözleşmeli çalışacaksın, geçemezsen geri hizmetlerde çalıştırılıp sonra da atılacaksın. Yani 4 yıl üniversiteyi boşuna okumuş olacaksın!

Dahası var. Kanuna göre öğretmenlere zorunlu görevlendirmeler verilerek iş yükleri artırılacak, ÇEDES kapsamındakiler gibi gerici etkinliklere katılmayı kabul etmeyenlere disiplin cezaları gelecek. Öbür yandan “öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen” gibi kariyer basamakları tanımlanarak öğretmenler arasında ayrımcılık derinleştirilecek, eşit işe eşit ücret ilkesi yok sayılacak.

Eğitim emekçileri düşük ücret, mobbing, meslek hastalığı, şiddet gibi sorunlarla boğuşurken, özel sektör öğretmenleri ücret ve özlük haklarında eşitsizliği yaşarken AKP iktidarı, mevcut sorunları daha da derinleştirecek yasada neden bu kadar ısrarcı? Bu sorunun yanıtını Milli Eğitim Akademisi’ne dair sözleriyle Bakan Yusuf  Tekin veriyor. Diyor ki “Bakanlık olarak kendi elemanımızı seçebilmemiz gerekiyor”. Çünkü onlara göre eğitim alanı şirket, kendileri patron, öğretmenler de eleman!

Eğitim, toplumun ve gelecek kuşakların şekillendirilmesinde en önemli kurumlardan biri. AKP iktidarı tüm kamusal hizmetleri olduğu gibi eğitim alanını da adım adım ticarileştirerek piyasanın insafına terk ediyor. Yanı sıra ÇEDES, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli gibi uygulamalarla gerici politikaları eğitim alanında hâkim kılmaya çalışıyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu da aslında AKP iktidarının eğitim alanındaki dönüşüm planlarının “yasal çerçevesi”ni oluşturuyor.

Eğitim emekçileri ÖMK’ya karşı günlerdir direnişte. Zira hakları ve gelecekleri tehdit altında. Ancak bu yasa sadece öğretmenlerin değil, biz işçi ve emekçilerin de sorunu. Zira piyasacı ve gerici eğitimle kıskaca alınmak istenen işçi ve emekçilerin çocukları…

Dolayısıyla işçi sınıfı olarak ÖMK’nın karşısında durmalı, direnen eğitim emekçileri ile dayanışma içinde olmalıyız.