Sendikalar işçi sınıfının vazgeçilmez mücadele örgütleri… Bugün patron olarak karşımıza çıkan emek düşmanları tarafından sermaye düzeni adına teslim alınmış durumdalar. Deyim uygunsa sendikaları babalarının çiftlikleri sanıyor, sermaye için üstlendikleri işçi düşmanı adımlarının getirisini kişisel ikballeri için kullanıyorlar. Onlar sermayenin dünyasına aitler ve bizim olan sendikalardan sökülüp atılmalılar.
Sabancılara ait CarrefourSA Esenyurt deposunda işçiler günlerce süren bir direniş gerçekleştirdiler ve direnişlerini kazanımla sonuçlandırdılar. CarrefourSA depolarının taşeron firması olan DGR’de çalışan işçiler ücretlerine zam ve İSİG önlemlerinin alınmasını talep etmiş, bunun üzerine ise içlerinde DGD-SEN temsilcilerinin de olduğu bir grup arkadaşlarının işten atılması saldırısı ile karşılaşmışlardı. İşçilerin kararlı duruşu, mücadelesi ve dayanışmayla taleplerin bir kısmı kabul edildi, ifade edilenlere göre ise taşeron gönderildi. CarrefourSA direnişi sınıfımızın hanesine bir kazanım olarak yazıldı. Buraya kadar olanlar işçi ile sermaye mücadelesinin doğal görünümü olarak yaşandı.
CarrefourSA işçilerinin direnişi sırasında ortaya çıkan bir gerçek ise işçilerin sendikal taleplerine işten atma saldırısı ile cevap veren şirketin sahibinin eski bir işçi sendikası başkanı olmasıydı. DGR taşeronunun sahibi Gürsel Doğru, yıllarca Tez Koop-İş yöneticiliği, iki dönem genel başkanlık yapmış bir sendikacı.
Ücret artışı talebi ve işçi güvenliği önlemleri gibi sıradan sayılabilecek talepler karşısında eski bir sendikacının gösterdiği emek düşmanı kimlik kınanabilir, bu sendikacı artığının çürümesinin bir göstergesi sayılabilir. Ancak bu kadar değil. Şirketin kuruluş tarihine bakıldığında bu zat, işçi sendikası genel başkanı iken aynı zamanda taşeron şirket sahibi. Temizlik işleriyle başladığı patronluk macerasına güvenlik, bina yönetimi vb. alanları da ekleyerek büyümüş, şu sıralar yaklaşık 2 bin 500 kişinin çalıştığı bir firmanın sahibi. Bu büyümenin önemli bir bölümü sendika başkanlığı ile paralel gitmiş.
Bu vesileyle kamuoyuna yansıyanlara göre Tez Koop-İş Sendikası’nda görev yapmış sendikacılar sendikacılıktan patronluğa geçişi alışkanlık haline getirmişler. Migros depolarının taşeron firması US Grup Sahibi Veysel Cingöz, yine aynı sendikada genel başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş. Migros taşeronu MBM’nin sahibi Mehmet Emin Meriç ise zamanında Tez Koop-İş şube başkanlığı yapmış…
Ülkede sendikal bürokrasinin geldiği noktayı gösteren, içinde bulunulan çürümenin boyutlarını ortaya koyan bu bilgiler tekil değil. Sendika yöneticiliği yaparken fabrika sahibi olanlardan, sendika temsilcisi ya da şube bakanı olup fabrikada servis, yemek ihalesi bağlayanlara kadar çok sayıda örnek biliniyor. Hem işyeri yöneticisi hem de sendika yöneticisi olanlar ise cabası…
Sendika ağaları işçi satıcılığını, işçi aidatları üzerine kurdukları lüks ve şatafat içinde yaşamlarını yeterli görmüyorlar. Üstüne sendikal olanaklar ile elde ettiklerini kâr kapısına çevirmenin fırsatlarını yaratmaya bakıyorlar. İşçi satıcılığından, emek sömürüsüne geçiş köprüsü kuruyorlar.
Somut tablo sadece bu işçi düşmanı kimliklerin çürümüşlüğünden kaynaklanmıyor. Ülkede hâkim sendikal bürokratik anlayışın, sermaye düzeninin özel bir dikkatle yaklaştığı ve koruduğu sendikal çarkın doğal sonucu bu. İşçi sınıfının önünde bir engele dönen, sermayenin işçi sınıfı üzerinde bir tahakküm ve denetim aygıtı işlevine sahip bürokratik anlayış, kopmaz bağlarla bağlı olduğu sermaye düzeninde patron olmayı emeklilik yatırımı olarak görüyor. İşleri bu noktalara vardırmayanların farklı bir zihniyet taşıdıklarını düşünemeyiz. İçinden geçtiğimiz şu ağır kriz atmosferi ve saldırılara bakın, bunun karşısında sendika koltuklarını işgal eden bürokratların tutumu misyonlarını özetlemeye yetiyor.
Sendikalar işçi sınıfının vazgeçilmez mücadele örgütleri… Bugün patron olarak karşımıza çıkan emek düşmanları tarafından sermaye düzeni adına teslim alınmış durumdalar. Deyim uygunsa sendikaları babalarının çiftlikleri sanıyor, sermaye için üstlendikleri işçi düşmanı adımlarının getirisini kişisel ikballeri için kullanıyorlar. Onlar sermayenin dünyasına aitler ve bizim olan sendikalardan sökülüp atılmalılar.