Geleceğimiz olan çocuklarımızın haklarına sahip çıkmalıyız. Çocuklarımızın fiziksel ve ruhsal sağlıklarını koruyacak şekilde mesleki eğitim almasını sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesi için mücadele etmeliyiz. İşçi sınıfı ile birlikte çocuklarını da yoksulluğun, sefaletin dipsiz kuyusuna iten, canını hiçe sayıp ölüme mahkûm eden bu düzenden hesap sormalıyız.
Çocuklar bugün sermaye-devlet iş birliğiyle “mesleki eğitim” yasal kılıfı altında çalışma yaşamının en acımasız sonuçlarıyla karşı karşıya kalıyor.
Herhangi bir OSB’de daha ucuza çalışacak işçiler mi aranıyor? Sermayenin imdadına yetişen iktidar hemen o bölgede yeni bir MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) açıyor.
Türkiye’de 1.5 milyon çocuk işçi çalışıyor. Sanayideki bir atölyede, fabrikada, inşaat şantiyesinde, mağaza, market ya da depoda…
Asgari ücretin yarısına üstelik!
Baskı, mobbing, aşağılanma, küfür ve hakaret, insanlık onurunu ayaklar altına alan işkence yöntemleri ve her türlü şiddete maruz kalarak… Hatta işçiler gibi iş cinayetlerinde kurbanlar olma pahasına…
İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği) Meclisi’nin 2023 Eylül-2024 Ağustos dönemini kapsayan raporuna göre en az 66 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.
Hayatını kaybeden çocuklardan beşi inşaatta, dördü sanayide olmak üzere dokuzu MESEM’li öğrenciler. Her gün en az beş işçinin hayatını kaybettiği bir ülkede çocukların payına düşense bu oluyor.
Makine arasına başı sıkışan 14 yaşındaki Arda, arıza gidermek için çıktığı elektrik direğinden arıtma havuzuna düşerek hayatını kaybeden 17 yaşındaki Ulaş gibi…
İş cinayetinde hayatını kaybeden işçilerin listesine çocuklarımız da ekleniyor.
Sözde “mesleki eğitim” adına çocuklar, deneyimli işçilerin dahi çalışmakta zorlandığı, iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığı koşullarda çalışmaya zorlanıyor. Bu ülkede çocuklar çalışırken ölüyor. “Bir gün okulda, dört gün işyerinde eğitim alma” adı altında çocuk emeğinin sermayeye peşkeş çekilmesi de yetmiyor. Her bir çocuk için ayrıca teşvik veriliyor gözü doymayan kapitalistlere.
Ölen sen, ben, çocuklarımız. Yani biziz. Geleceğimizi de yok ediyorlar.
Geleceğimiz olan çocuklarımızın haklarına sahip çıkmalıyız. Çocuklarımızın fiziksel ve ruhsal sağlıklarını koruyacak şekilde mesleki eğitim almasını sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesi için mücadele etmeliyiz. İşçi sınıfı ile birlikte çocuklarını da yoksulluğun, sefaletin dipsiz kuyusuna iten, canını hiçe sayıp ölüme mahkûm eden bu düzenden hesap sormalıyız.