Bir varmış bir yokmuş…

Emperyalist-kapitalist sömürü düzeninin ülkede yıllardır kışkırtılan etnik, dinsel, mezhepsel ayrımcılık politikalarını ortadan kaldırmak gibi bir derdi yoktur. Onların derdi bu sorunları kendi çıkarlarının dolgu malzemesi haline getirmek dışında bir şey değildir.

Burjuva siyaset arenasında işler kirli ve ilkesiz yaklaşımlarıyla sürüyor. Günde üç öğün gündem değişiyor. Bir gün söylenenler ertesi gün inkâr ediliyor.

Şu sıralar gündemin ilk sırasını MHP’nin şefi Bahçeli’nin yaptığı “Öcalan mecliste konuşusun” açıklamasıyla alevlenen “Kürt sorununda yeni süreç” tartışmaları oluşturuyor.

Bahçeli’nin böyle bir çıkış yapmasına neden olan “sır perdesi” henüz aralanmış değil. Ama AKP-MHP kirli ittifakının başları her sıkıştığında Kürt kozuna sarılıyor olması da hazırlandıkları her kontra atak öncesi topu Bahçeli’nin göğsünde yumuşattıkları da bilinen gerçekler…

Yine de on yıllarca Kürt düşmanlığının bayraktarlığını yapanların dilinden “Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa, Türk değildir; Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa, Kürt değildir.” cümlelerini duymak ilginç… Hatta bir de üzerine Türklerin ve Kürtlerin birbirini sevmesinin her iki taraf için de dini ve siyasi bir “farz” olduğunu ilan etmesi(!). Bu topraklarda inkarcılığın, asimilasyonun baş aktörlerinden biri olduğunu bilmesek “Ne oluyor?” diye düşünmemek elde değil. Ama neyse ki Bahçeli şaşırtmayı seven bir kişilik olsa da karanlık zihnindeki kirli özün ortaya saçılması uzun sürmüyor. O yüzden de tartışmayı ateşlemesinin üzerinden daha üç gün geçmeden “Kürt sorunu diye bir şey yoktur!” noktasına geri dönüyor kendisi. Yani bildik “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır!” efsanesine…

Görünen o ki önümüzdeki günlerde sorunun kaynağını, gerçekte ne olup ne bittiğini bol bol tartışmak durumunda kalacağız bir kez daha. Ama şu ana kadar yaşananlar üzerinden görülen gerçek şu ki AKP-MHP iktidarı ülkenin temel toplumsal sorunlarından birisi olan Kürt sorunu üzerinden kirli bir hesap içinde. Amaçlarına ulaşmak için ise her türlü ilkesiz, tutarsız manevrayı yapmaya hazır durumdalar.

İşçi sınıfı ve emekçiler diğer sorunları olduğu gibi Kürt sorununu da ancak kendi birliği ve mücadelesi içinde çözebilir. Kardeşlik ancak sömürücü zorbalara ve onların uzantısı partilere karşı mücadele içinde sağlanabilir.

Emperyalist-kapitalist sömürü düzeninin ülkede yıllardır kışkırtılan etnik, dinsel, mezhepsel ayrımcılık politikalarını ortadan kaldırmak gibi bir derdi yoktur. Onların derdi bu sorunları kendi çıkarlarının dolgu malzemesi haline getirmek dışında bir şey değildir.