“Tepkinin açığa çıkartılması ve bunun birleşik zeminlerde kendini ifade etmesi önemli!”

17 Kasım’da İzmir Bornova Meydanı’nda gerçekleştirilecek ve 18 kurumun çağrıcısı olduğu buluşma öncesinde İzmir BDSP temsilcisi ile konuştuk…

17 Kasım Pazar günü Bornova’da krizin faturasına karşı işçiler, emekçiler, emekliler buluşmaya hazırlanıyor. Buluşmanın amacını anlatabilir misiniz?

Ülke tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Saray iktidarının politikaları ve ilan ettiği Orta Vadeli Program ise ekonomik ve sosyal yıkımı derinleştiren bir içerik taşıyor. Sonuçta ülkenin temel gerçekleri açlık düzeyinin altında ücretler, ağır vergi yükü, çalışma koşullarının ağırlaşması, hak gaspları, işten atmalar vb. diye uzayan liste. Sermaye düzeni ve onun çıkarlarının bekçisi olan AKP-MHP iktidarı karşısında mücadele eden bir güç görmediğinde ise daha pervasızlaşarak adımlarını atıyor. İşçi sınıfı hareketi uzun yıllardır içinde bulunduğu cendereyi kıramıyor, bilinç ve örgütlülüğün zayıflığının sınırlarını aşabilecek bir güç ortaya çıkartamıyor. Kriz koşullarının bu kadar ağır olmasına karşın tekil fabrika mücadelelerinin sayısı artsa da bu genel bir mücadeleye dönüşemediği oranda etkisiz kalıyor. Bu konuda sendikalara hâkim bürokratik anlayışların olumsuz etkisinin altını özellikle çizmek gerekiyor. İçinde bulunulan koşullarda sınıfın sendikalarda örgütlü kesimleri ortak hareket etme açısından daha elverişli bir zemine sahip olsalar da sendikal bürokrasinin denetiminden çıkamıyorlar. Bugünün sorunu tek başına ekonomik kriz ve onun yol açtığı sosyal sorunlar değil. Zaten sınırlı olan demokratik hak ve özgürlükler iyice budanıyor. Yanı başımızda gerçekleşen bölgesel savaşlar dünyayı büyük bir yıkıma sürükleyebilecek bir emperyalist savaş tehlikesine doğru yol alıyor.

Bu koşullarda 17 Kasım Bornova Buluşması kendi cephesinden işçilerin, emekçilerin, emeklilerin biriken tepkisini açığa çıkartarak ortaklaştırmak için atılmış mütevazi bir adım diyebiliriz. Ekonomik krizin faturasına karşı mücadeleyi temel alan ancak diğer sorun alanlarını da gündemleştirerek birleşik bir mücadele örgütleme çabası. 

Nasıl bir hazırlık süreci örgütleniyor?

Ön tartışma toplantılarının ardından “Krizin faturasını ödemeyeceğiz” üst başlığıyla “İşçiler, emekçiler, emekliler buluşuyor”, “17 Kasım’da Bornova Meydanı’ndayız” vurgularını kullanıyoruz. Şu haliyle imzacı olan, çalışmaları birlikte planlayıp yürüttüğümüz 18 kurum var. İmzacı olmayan ancak Buluşma’ya katılacağını ifade eden kurumlar da var. Bileşenin genişlemesine yönelik çabalarımız sürüyor. Kurum ziyaretleri ile sendikalara, ilerici-sol kurumlara, derneklere, meslek odalarına davetiyelerimizi ulaştırarak buluşma çağrımıza devam ediyoruz. Bunların yanı sıra yüzü emekçi kitlelere dönük yaygın bir faaliyet yürütmeye çalışıyoruz. Bileşen kurumlarımızın kendi planlamaları dahilinde yürüttüğü çalışmaların dışında çıkartılan ortak afişler, bildiriler, sosyal medya görselleri ile işçilere, emekçilere, emeklilere ulaşmaya çalışıyor, Bornova Buluşması’nı anlatıyoruz. Önümüzdeki günlerde yürütülen çalışmalara ek olarak işçi direnişlerine ziyaretler gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Ekonomik krize karşı mücadelenin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Tüm bu yaptıklarımız sermayenin saldırılarına karşı mücadelede bir adım olsa da elbette ki yeterli değil. İşçi sınıfı ve emekçi kitlelerin mücadelesinin biriktirerek güçlenmesi ve süreklilik kazanması gerekiyor. Tepkinin açığa çıkartılması ve bunun birleşik zeminlerde kendini ifade etmesi önemli. Giderek bunun fabrika örgütlenmeleri üzerinden somut ve güçlenen bir sınıf mücadelesi pratiğine evrilmesi ise temel ihtiyaç. Ekonomik, sosyal, siyasal saldırılar artıyor. İşçi sınıfı ve emekçiler bu saldırılara karşı direnç örgütlemeli, krizin faturasını reddeden genel bir mücadelenin koşullarını yaratabilmelidir. 17 Kasım Bornova Buluşması bizim cephemizden bu ihtiyaca bir tuğla koyma çabasıdır. Tüm işçileri, emekçileri, emeklileri buluşmaya davet ediyor, birleşik mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyoruz.