AKP iktidarının uyguladığı ya da gündeme getirdiği her türlü faşist yasa değişikliğine karşı direnmek, tüm ülkeyi açık bir hapishaneye çeviren uygulamalara karşı mücadele etmek herkesten önce işçi sınıfının görevidir.
5 küçük çocuğun barakadan bozma bir evde yanarak can verdiği günlerde iktidardakiler kısaca “etki ajanlığı yasası” diye adlandırılan bir düzenlemeyi meclisten geçirmekle uğraşıyordu. Meclis komisyonundan geçen yasa Genel Kurul’a inmeden gelen tepkiler üzerine geri çekildi. Hemen herkesi casus ilan edebilecek olan yasa değişikliği tasarısının adım adım örülmeye çalışılan faşist baskı rejiminin yeni adımlarından bir tanesi olduğu açık. Daha önce de gündeme gelen ancak tepkiler üzerine soğumaya alınan tasarının yeniden geri çekilmiş olması kendi içinde çok bir anlam ifade etmiyor. Zira ekonomik, sosyal sorunlara çözüm üretme gücü bulunmayan AKP iktidarı dört başı mağrur bir baskı rejimi inşa etmede kararlı.
Bu tür yasa değişikliği denemeleri zaten fiilen yapılanlara yasal bir kılıf üretme gayesi taşıyor. AKP iktidarına terör yasaları, olağanüstü hâl uygulamaları, kendi anayasasını bile tanımayan pratikler yetmiyor. Her seferinde daha fazlasını zorluyor. Kendisine itiraz eden herkesi casus, vatan haini diye içeri atmanın yolunu arıyor.
Açlığın ve sefaletin tüm topluma yayıldığı, sosyal sorunların büyüdüğü, çürüme ve yozlaşmanın dizginlerinden boşaldığı bir ülkede meşruiyetini kaybeden her iktidar gibi AKP de baskı ve zorbalıktan medet umuyor. Bir gün ak dediğine öbür gün kara derken bir yandan yumuşamadan bahsedip öte yandan düzenin kendi kanunlarını bile kolayca bir kenara atarken, “yeni anayasa” diye tutturup mevcut olanı dahi uygulamazken sadece iki şeyi düşünüyor: kendi iktidarını sürdürmek ve 22 yıl boyunca başarıyla hizmet ettiği sermaye düzeninin bekâsını korumak.
Gece yarısı devreye sokulan kararnamelerin, arkası kesilmeyen yönetmelik değişikliklerinin, peşi sıra meclisten geçirilen “yargı paketlerinin”, kayyım atamalarının amacı ortak. Zaten sınırlı olan demokratik hak ve özgürlükleri tamamen yok etmek, böylece uyguladığı yıkım politikalarına karşı oluşan tepkiyi baskı ve zorbalıkla baştan bertaraf etmek.
Hiçbir işçi aklından çıkarmamalıdır ki, iktidarın amacı emekçileri faşist baskı ile kuşatıp edilgenliğe mahkûm ederek acı faturayı sorunsuzca ödettirmektir. Etki ajanlığı yasasından anayasa değişikliğe kadar gündeme gelen hemen her başlığın esas amacı budur. Dolayısıyla işçi sınıfının bu saldırılara ve kurulmaya çalışılan baskı rejimine kayıtsız kalma şansı yoktur. Faşist saldırganlığı boşa düşürmek ve geri püskürtmek için işçi sınıfı ve emekçiler bir yandan kendisine dayatılan sefaleti ve sosyal yıkımı reddetmeli, öte yandan siyasal hak ve özgürlükleri için mücadeleyi büyütmelidirler. AKP iktidarının uyguladığı ya da gündeme getirdiği her türlü faşist yasa değişikliğine karşı direnmek, tüm ülkeyi açık bir hapishaneye çeviren uygulamalara karşı mücadele etmek herkesten önce işçi sınıfının görevidir.