Bu yaşananlar baştan aşağıya çürümüş düzene ayna tutuyor. Bu çürüme ve çeteleşmeyle ayyuka çıkan birilerinin göstermelik olarak yargılanması ile giderilemez. Baştan aşağıya yıkılması gereken bu çürümüş çete devleti, gözünü kâr hırsı bürümüş sermaye düzeninin gerçeğidir.
Bu düzen baştan aşağıya çürümüştür. Bu çürüme öyle bir noktadadır ki, yeni doğmuş bebeklerin canını hiçe sayarak rant peşinde olan “yenidoğan çetesi” olarak bilinen bir çete yıllardır varlığını sürdürebiliyor bu ülkede.
Şimdiye kadar en az 12 bebeğin ölümünden sorumlu olduğu bilinen bu çetenin halen devam etmekte olan davasında 22’si tutuklu 47 sanık bulunuyor. Yenidoğan yoğun bakım servislerini mesken tutan çete üyeleri, doğan bebekleri kendi servislerine sevk ettirmek için yarış içinde olduklarını, özel hastane sahiplerinin de servisteki bebek sayısının artırılması için baskı yaptığını söylüyorlar mahkemede. Hatta yenidoğan yoğun bakım servisi dolan hastane sahiplerinin kendilerine komisyon verdiğini söylüyorlar. Bu bebekler üzerinden elde edilen usulsüz kazançtan hastane sahiplerinin haberi var mıydı sorusuna “evet vardı” diye cevap veriliyor. Ancak herkesin bildiği gibi hiçbir hastane sahibinin adı bile geçmiyor yenidoğan çetesi davasında… Hastane sahipleri gizli yürütülen soruşturmayı öncesinde öğrenebiliyor, mesela…
Parası olmayan ailelerin bebekleri yoğun bakımda kalması gerekse bile bir şekilde tutmadıklarını itiraf ediyorlar. İçlerinden biri “Bebeği erkenden öldüreceksin, sorun çözülecek” diyebiliyor. Para koparabilecekleri ailelerin bebekleri söz konusu olduğunda ise ihtiyaç olmasa da yoğun bakımda tutuyorlar. Kazanç elde edebilecekleri bir dizi test yapıp, ilaç kullandırtıyorlar. Kullanılmayan fazla ilaçları bile satıyorlar.
Oturttukları bu düzen kan dondurur cinsten. Yeni doğmuş bebeklerin ölümünü göz göre göre sebep olurken kılları bile kıpırdamıyor.
Bütün olaylar yaşanırken gerekli denetimleri yapmayan, bebek ölümleri üzerine özel hastanelerde soruşturma başlatmayan, başlatılanların sonuçsuz kaldığı bu tablo Türkiye’deki sağlık sistemindeki çeteleşmeye de ışık tutmuyor mu? Şu an Sağlık Bakanı olan Kemal Memişoğlu 2016 yılında İl Sağlık Müdürü oluyor ve yıllarca bu görevi yapıyor. Bütün bu yaşananlarda sorumluluğu olmama şansı var mı?
Bu yaşananlar baştan aşağıya çürümüş düzene ayna tutuyor. Bu çürüme ve çeteleşmeyle ayyuka çıkan birilerinin göstermelik olarak yargılanması ile giderilemez. Baştan aşağıya yıkılması gereken bu çürümüş çete devleti, gözünü kâr hırsı bürümüş sermaye düzeninin gerçeğidir.