Sendika bürokratlarının ne basın toplantıları ne meclis turları ne de komisyonlardaki tutumlarıyla hakkımız olanı alamayız. Onlar bizleri masa başı çözümlere yöneltmeye, meclisi adres göstermeye çalışsalar da bizler biliyoruz ki, çözüm kendi kollarımızdadır. Çözüm üretimden gelen gücümüzü kullanmaktadır.
En çok üyeye sahip üç işçi konfederasyonu var. Türk-İş, Hak-İş, DİSK… Milyonlar krizin faturasını ödemek zorunda bırakılıp açlığa, sefalete mahkûm edilirken kıllarını kıpırdatmayanlar meclis turuna çıktı.
Geçtiğimiz temmuz ayında bir araya gelip asgari ücrete zam talep ettiklerini ilan edip arkasından ya göstermelik basın açıklamaları yapanlar ya da hava boşaltma eylemleri düzenleyenler meclisteki görüşmelerle bizleri oyalamaya kalkıyorlar.
Kendilerinin de ifade ettiği gibi insanca yaşamaya yeten ücret istiyoruz ve vergi soygununun durdurulmasını talep ediyoruz. Bu taleplerimiz çok açık. Ancak, şu da çok açıktır ki bizler üretimden gelen gücümüzü kullanmadığımız; kararlı, militan bir duruşla alanlara çıkmadığımız sürece kimse bizlerin bu taleplerini karşılamayacaktır.
Ergün Atalay, “Ocak’ta aldığımızı Aralık’ta alamıyoruz, iki maaşımız vergiye gidiyor” diyor. Bunu zaten biz de biliyoruz, iktidardakiler de biliyor. Bir konfederasyon başkanı bilinenleri söylemek yerine mücadele programı ortaya koymalıdır.
Sendika bürokratlarının ne basın toplantıları ne meclis turları ne de komisyonlardaki tutumlarıyla hakkımız olanı alamayız. Onlar bizleri masa başı çözümlere yöneltmeye, meclisi adres göstermeye çalışsalar da bizler biliyoruz ki, çözüm kendi kollarımızdadır. Çözüm üretimden gelen gücümüzü kullanmaktadır.
Ergün Atalay, asgari ücretin bir haftalık ücret bile olmadığını söylüyor. Madem öyle, asgari ücret sefalet ücreti olarak önünüze geldiğinde bir milyonu aşkın üyenizle üretimi durdurmayı önünüze alacak mısınız? Yoksa, her yıl yaptığınız gibi “biz kabul etmedik ama yapacak bir şey yok” mu diyeceksiniz?
Diğer konfederasyon başkanları ne yapacak? Yıllardır, komisyonda olmamalarının arkasına sığınarak “yapacak bir şey yok” demeye mi devam edecekler yoksa toplamda bir milyon üyelerini fiili meşru grevlere mi çıkartacaklar?
Şimdiye kadar ki pratikleri bunu yapmayacaklarını ortaya koyuyor. Geçtiğimiz hafta asgari ücret ve vergi gündemiyle onlarca yapacak şey varken mecliste grubu olan partileri ziyaret edip görüşme yapmalarından belli çözümü nerede aradıkları ya da arar gibi yaptıkları…
Onlar da yapılması gerekeni biliyorlar elbette. Ama misyonları gereği işçi sınıfını sokaktan, grevden uzak tutmaya çalışıyorlar. Mücadelede bir araya gelmeyenler beraber meclis turuna çıkıyorlar, pozlar veriyorlar, kendilerini meclise ısındırmaya çalışıyorlar.